AB üzerindeki kara bulutlar kolay kolay dağılmayacak.
Kriz derinleşiyor. Geçen ağustosta Ekol Lojistik'in TIR'larından birine bindim. İstanbul'dan Bükreş'e gittim. "Euro/TL'nin yol hikâyesini" yazdım; taşımacılık sektörünü bekleyen tehlikeye dikkat çektim. "2013'te AB bize mal taşıtmayacak" dedim.
Beklenen oldu. En büyük ihracat pazarı AB'ye Macaristan, Slovenya, Avusturya üzerinden mal taşıyan Türkiye'nin 25 milyar dolarlık ihracatının geçtiği Avusturya kapısında 100 bin TIR kuyrukta bekliyor.
Sadece 15 bin TIR'a geçiş kotası veriliyor. 85 bin TIR Rola'ya (trenle taşımaya) yönlendiriliyor.
Çevreyi koruyorum diye mazeret öne süren Avusturya, nedense AB üyesi her ülkeye ait TIR'ı, sorunsuz bu kapıdan geçirirken bir tek Türk TIR'larını bekletiyor.
Çekilen eziyete bakar mısınız?
Macaristan'ın Rola'sını kapatması sıkıntıyı daha da büyütüyor. İstanbul-Bolu kadar yol için kıyamet kopuyor.
Türk TIR'ları Avusturya'dan geçişte bilet almak için dört gün sıra bekliyor. Türk TIR'larına, "ne yaparsan yap!" diyen Avusturya kılını kıpırdatmıyor.
***
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (
UND) "Ne beklemek istiyoruz, ne de Rola! Türkiye'ye de Bulgar, Macar, Rumen ya da diğer AB ülkelerine davranıldığı gibi davranılsın. Ayrımcılık yapılmasın" diye isyan ediyor.
Önümüzdeki hafta iki ülke, Kara Ulaştırması Karma Komisyonu Toplantısı (
KUK) için Ankara'da bir araya gelecek.
Sorun çözülür mü? Zor, çünkü burada Gümrük Birliği (
GB) gibi ciddi bir başka sorun var. 2006'da Güney Kıbrıs AB'ye girerken Türkiye "Malları bize girebilir, gemi ve uçaklar giremez" dedi. Bunun üzerine AB "Mallar elini kolunu sallayarak mı girecek?" deyip
6 müzakere başlığını askıya aldı.
UND, konuyu iki yıl önce
AB Hukuk Servisi ve
AB Komisyonu'nda gündeme taşıdı. "TIR'lar mı girecek, mallar mı girecek" ifadesine bu defa, "
Mallar başka TIR'lar başka" yanıtı verildi.
***
Avusturya böyle yapınca UND yine sordu: "Eğer bu yanıtta samimiyet varsa 6 müzakere başlığı derhal serbest bırakılsın.
Yok eğer Kıbrıs konusundaki görüşme sürüyorsa buna bir son verin."
Lakin GB basit iş değil! Bir ayağında Dünya Ticaret Örgütü (
DTÖ), diğer ayağında da
Ankara Anlaşması'na uzanan süreç var. Küçük ama önemli bir detayı hatırlatalım. "Girilmeyen yerden çıkılamıyor!"
17 yıldır GB'ye girdiğimizi sanıyoruz, yanılıyoruz. Bugün yaşadığımız sorunun temelinde Türkiye'nin,
bırakın AB'yi, hâlâ
GB'nin
kapısında beklemesi yatıyor.
Siyasetçi kolaycı. "Çıkarız" hamaseti yapıyor. Olacak iş mi? Gerçek başka. Türkiye için GB'den tek çıkış, tekniğin emrettiği yol. Şu an açık tek hukuk yolu ise
DTÖ paneli.
Konuda haklıyız ama politikada kaybediyoruz.