Çin, üretimde dünyaya kan kusturuyor.
Öyle ki, bir zamanların büyük firmaları, uzun direnişin ardından Çin'le masaya oturmak zorunda kaldı. Çin, "paraya göre mal" üretiyor. İşte biz bu Çin'i solladık!..
Şaşırdınız değil mi?
Biz şaşırdığımızda, "Çin işi Japon işi" deriz. Eminiz ki, büyümeyi gören Çinliler, "Türk işi" demiştir. Üretimde lider olduk.
Öyle sevindik ki, bazı gerçekleri umursamadık bile!
Büyüme, "iş ve aş" demek.
Ama nedense ilk üç aylık rekor büyüme beklenen istihdamı yaratmadı. Üstelik büyümenin sektörel dağılımı sağlıklı değil.
O halde yüzde 11'lik rekor büyüme neden kaynaklanıyor? Yatırımlardan mı, tüketimden mi, stoklardan mı, kamu harcamalarından mı?
Demir çelik, otomotiv, kimya gibi temel sektörlerin ihracatı gösteriyor ki, büyümeyi ihracat tetiklemiyor.
Rekor büyüme inşaat ve gayrimenkul gibi sektörlerden kaynaklanıyor.
***
Görünen köy kılavuz istemiyor.
İlk çeyrekte stoktaki büyüme ise
yüzde 40-60 aralığında.
Seçimin özel sektöre yaradığı kesin. Özel sektör yılın ilk üç ayında stoka çalıştı, ikinci üç ayda ürettiğini satıp, para kazandı.
Bundan güzel iş olur mu?
Hep kamu para basıp, popülizm yapacak değil ya! Şimdi aracılar değişti, maharet "el kuşunu sel taşıyla vurmak!.."
Kamu rahat. Mali disiplin uyguluyor. Asıl rekoru ithalattan alınan vergilerle kırıyor. 239 milyon lira bütçe açığıyla beş ayı bitirdik. Büyük iş! Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan'ı ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek'i kutlamalıyız.
***
Kamu, seçim öncesi yeniden yapılandırmayla geniş kitlelerin satınalma gücünü artırdı.
16 milyon hanenin
140 milyar liralık borcunun
67 milyar lirasını öteledi, erteledi. Yaratılan satınalma gücü, kredi kullanan, tüketen, satın alan büyük bir kitleyi ifade ediyor.
***
Eskiden ekonomideki genleşme kamu harcamasıyla oluyordu. Kaynağı bulan da, parayı basan da kamuydu. Halbuki şimdi
bankacılık kesimi ve
özel sektör kamunun yerini aldı.
Genleşen bir ekonomimiz var.
Ama bu kez mecrası farklı.
Bu yüzden genleşmenin görünürlüğü
düşük ve
sağlıklı değil! Ancak geçmişe göre daha iyi olduğu kesin.
Tansu Çiller ve
Mesut Yılmaz dönemlerinde
basın kuruluşları dahil, şirket
lere verilen krediler ve
nakit Hazine yardımları artık yok.
Seçime üç gün kala memura yüzde 40 zam dönemi çoktan tarih oldu.
Ancak iki, iki buçuk yılda almamız gereken mesafeyi bir yılda aldık; ekonomide cari açık hasarı oluştu.
İşte meselenin özü bu.