Bu 'ilk' değil, 'son' da olmayacak. Artık şovu bırakalım. Gerçeklerle yüzleşelim. Türkiye'nin şirketler tarihinde 'çok ortaklı şirket modelleri' kara bir leke. 1960'tan bugüne kadar kurulan 'çok ortaklı' ya da 'hemşeri' şirketleri yol kazalarıyla dolu.
İyi analiz yapalım. Doğru modeli ve çözümü tartışalım; gereksiz şovu bırakalım.
Türkiye'nin çok ortaklı ilk batık şirketi HASTAŞ, 1960'da kuruldu. Ortaklarına vaadettiği sözü tutamayınca battı. Almanya başta olmak üzere Avrupa'ya işçi ihraç ettiğimiz 1970'li yıllarda gurbette kendini yalnız hisseden Türkler için sağolsun, hemşerileri boş durmadı, çözüm üretti. Yozgat ve Konya başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında yatırım hamlesi başlatıldı. Mantar gibi hemşeri şirketleri kuruldu, paralar toplandı. Oysa ortada işleyen bir sermaye piyasası yoktu. O yüzden 5 kişi bir araya gelip, Türk Ticaret Kanunu'nun 'Tedrici Sermaye Artırım' maddesine dayanarak şirket kurup, hisseleri halka arz ettiler. YİBİTAŞ ve Çanakkale Çimento gibi yığınla şirket kuruldu.
Hemşeri kültürü
Ancak şirket kültürü olmayınca iş gitmiyor. Hemşeri şirketleri kötü yönetildi. Güç ve yönetim boşluğuna düştü. O yüzden batık hale gelen şirketlerin bir kısmı bankalara geçti. 1975 ortasında Yozgat sermayesini temsil eden YİBİTAŞ, DESİYAP'a gitti.
YİBİTAŞ basit bir holding değildi. Modelini YİMPAŞ aldı. Yozgatlılar ilginç! Bir dönem Yozgat'ın Sorgun ilçesinin belediye başkanlığını yapan Adalet Bakanı Cemil Çicek bile YİBİTAŞ'ın 1988'de yapılan son genel kurulunu izledi! Çünkü o genel kurulda YİBİTAŞ'ı Cemalettin Kaplan ve ekibinin ele geçireceği korkusu yaşanıyordu ve gece yarısı genel kurul yapıldı. Korkulan değil, beklenmeyen gelişme oldu ve DESİYAB Genel Müdürü şirketi ele geçirdi. YİBİTAŞ daha sonra Fransızlara satıldı. DESİYAB ise 1990'da Türkiye Kalkınma Bankası'na dönüştü.
İşte 1982 yılında kurulan YİMPAŞ başlangıçta bir hemşeri şirketi olarak doğdu, 1997 yılına kadar yoluna böyle devam etti. Ancak bu tarihte YİMPAŞ değişti.
Neden? Çünkü Kombassan kurulmuş, yurtdışında çalışan Türklerden para topluyordu. YİMPAŞ'cılar baktı ki, birileri kolay para topluyor. Vakit kaybetmediler. Hemşericiliği bırakıp onlar da islamcı şirket olmayı tercih ettiler. Açıkçası Kombassan sistemi bozdu. Bir anda mantar gibi 78 İslami holding doğdu.
Oysa sıkıntı büyüktü.
Çünkü İslamcı şirketlerin sermaye piyasası mevzuatıyla ne ilgileri ne de bilgileri vardı. Gözleri kararmış uyanıklar holdingciler ile kazanç sağlama hırsına kapılmış olan Türkler, yurtdışında 'Milli Görüş' camilerinde buluşarak Titan gibi saadet zinciri kurdular. Reel yüzde 30 kazanç vaadeden islamcı şirket temsilcileri ile komisyon pazarlıkları yapıldı.
Ve 2000 yılında şikayetler arttı . Derken kimse parasını alamadı. 400 bin kişi 6 milyar Euro kaybetti.
Tam bir saadet zinciri olayı.
Açıkçası Titancılar nasıl paralarını alamadıysa islamcı holding mağdurlarının da bu parayı alması zor görünüyor. Ama çözüm bulunması şart. Çünkü Kombassan ve YİMPAŞ gibi şirketlerin mal varlıkları var. Paralarını kaybedenlerin ne yapıp edip paralarını geri alması şart.
Peki bu nasıl olacak?
Öncelikle TMSF gibi bağımsız bir 'kayyumluk' sistemi kurulacak. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) işin dışında kalacak.
Çünkü emaneten verilmiş paraların döndüğü bu sistemdeki problemlerin çözümü için geçici bir döneme ihtiyaç var. YİMPAŞ ve Kombassan gibi şirketleri kayyumların tayin ettiği yöneticiler yönetecek. Hak sahiplerinin hakları korunacak. Sonra da bu şirketler satılacak.