İhracatın hamalı olmak yerine katma değerli üretimle "efendisi" olma yolunda, Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM'in başlattığı bir gelenek vardı: İnovasyon Haftası... Amaç, ihraç ürünlerin ortalama kilogram fiyatını, 2023'te 4 dolar düzeyine çıkarmak idi.
2012'den geçen yıla dek 6 kez tekrarlandı ve 50 bin katılımla ülkenin en önemli yenilikçilik platformu oldu. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bakanlıklarımız, devlet kurumlarımız, saygın üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve medya, bu etkinliğe sahip çıktı.
Nitekim İnovasyon Haftası ile ekilen tohumların neticesini biz, Türkiye'nin ilk gençlerin ayağını yerden kesen festivali olan Teknofest'te gördük. Bu yıl İstanbul Havalimanı'nda, henüz şantiye halindeyken 550 bin genci buraya topladık, muhteşem etkinliklere imza attık.
Ancak bu gelenek, değişen TİM yönetimiyle birlikte çöpe gitti. Oysa 15 Temmuz'da FETÖ haydutlarının işgal girişiminde, 17-25 Aralık operasyonlarında dahi aksatmadan yürütebildik. Mehmet Büyükekşi'nin gayretiyle bu platformdan inovasyona dair yığınca marka çıktı.
Turkey Discover the Potential ambleminin dahi ana rahmi olan İnovasyon Haftası, hiçbir açıklama olmadan, çöpü boylayıverdi.
Gelenek oluşturmanın ne kadar zahmetli olduğunu bilen biri olarak ben şahsen yenilikçilik alanında alınan mesafeyi hiçe sayıp bu haftayı sonlandırmayı, katma değerli üretime ihanet olarak görüyorum.
TİM'den alabildiğim tek açıklama, "ilerideki yıllarda bunu yeniden tasarlayacağız" yönünde oldu. Peki, programı oturmuş, sponsorları belirlenmiş, katılımcılarının alışkanlık haline getirdiği ve çoğunun Cumhurbaşkanı elinden ödülünü alacak derecede başarılara kuluçkalık yapmış İnovasyon Haftası'nı neden harcadık? Yerimiz mi dar geldi, yenimiz mi? Bilemedim.