Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı için hedef koyalı beri başımıza gelenler, saymakla bitmez. Siz "2023'ten itibaren dünyada ilk 10 ekonomi içine girme" hedefi koyarsanız, yerini alacağınız ulusların da sizinle rekabette çıtayı yukarı taşıyacağını tanımlamış olursunuz.
Nitekim tecelli bu yönde gelişti. 2023'te hedef koymakla kalmayıp, 2011'de ulaştığımız yıllık %8.8'lik büyüme ile bunu başarabileceğimizi gösterdik. Dün gazetemiz Sabah'ın düzenlediği zirvenin açılışında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak "2023 Türkiyesi'nin afaki bir hayal değil, adım adım devreye alınan hep birlikte yaklaşılan, gerçekçi ve vizyoner bir hedef olduğuna" dikkat çekiyordu.
Ömer Hayyam, hedefe ulaşmada kritik başarı faktörüne dair bir rubaide şöyle seslenir: "40 atı bir arabanın dört bir yanına koşsanız, sabahtan akşama dek kırbaçlayıp koştursanız, araba kıpraşır durur ama hiçbir yere varmaz."
Devamında, "atları arabanın tek tarafına koşmanın" hayati öneminden söz eder. Türkiye gibi bir dev ülkeyi, 2023'e doğru koştururken, buna katkı vermesi gereken herkesin, her kesimin, aynı hedefe kilitlenmesinin önemi hayatidir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kamu kesiminin aynı hedef doğrultusunda akort olma sürecindeyiz. Her ne kadar bürokrasi henüz tam akort olmasa da tüm bakanlıkların 2023 hedeflerine yönelik işbirliği ve işbölümü sürecinde kayda değer gelişme sağladığını söyleyebiliriz.
Zirvede dün zikredilen "enflasyon ve faiz prangasından kurtulacağız" taahhüdü, ancak ve ancak böylesi işbirliği ve işbölümü gayretleriyle yeşerecektir. Bu süreçte benim dikkatimi çeken, 2023 hedeflerini görünürde onaylayan fakat davranışlarıyla sürece katılmayanların dirençleridir.
Belki de onlara şunu demeliyiz: "Sizin zihninizi 2023'e değiştirmeye vaktimiz olmayabilir. Fakat sizi değiştirecek kadar vaktimiz vardır." Gerekçem şu: Bir davaya zarar vermenin en sinsi yolu, bile bile yanlış gerekçeler ileri sürerek o davayı savunmaktır.
Eğer birilerimiz arabayı 2023'e doğru çekerken diğerlerimiz aksi yönde çekiştiriyor, iş yapar gibi görünüp, konfor alanını terk edemiyorsa, toplumsal enerjimizi ziyan ediyoruz demektir.
Zirvenin yapıldığı mekânı geçen hafta gezmiş ve dünyanın en büyük havalimanının ülkeye katacağı itibar yanı sıra ekonomiye sağlayacağı katma değeri yazmıştım. Dün zirvede Albayrak, buna muhalefet edenlere seslenirken, "Yakalım, yıkalım diyenler, bu eserler ortaya çıkınca da ilk uçak bileti için sıraya girer" diyordu. 2023 için havalanan Türkiye uçağına enerjisini, gayretini sunanlar ile nimeti alıp külfeti ötelemek kurnazlığındakileri ayırt etme zamanı geldiğini savunuyorum.