Teknofest tanıtım toplantısında bizler milli teknoloji seferberliğine dair neler yapılacağını konuşurken, Tuz Gölü'ndeki gençlerimiz, kendi geliştirdikleri roketleri "fezaya" gönderiyordu.
Uzay yerine "feza" diyorum zira aklıma, 1962'de Bandırma Feza Kulübü'nün tutkulu gençleri geldi. Bundan 55 yıl önce kendi geliştirdikleri Marmara-1 roketini ilk kez denediklerinde, gurur duymak yerine onlarla alay etmiş, tutkularını söndürüp onları ve roketlerini hiç doğmamışa çevirmiştik.
Ancak bu defa durum çok farklı... Bu kez onlarla gurur duyuyor, denemelerini teşvik ediyor ve onların inşa ettiği geleceğe daha umutla bakabiliyoruz. Kirkor Divarci ve arkadaşlarını minnetle anarken şunu diyebiliyoruz: Nerede kalmıştık?
Sahi, nerede kalmıştık? 55 yıl aradan sonra sormamız gereken bu ve Teknofest bu soruya verilen cevap oluyor; "söyleme, yap!" zamanının geldiğini görüyor, gençlerimizin roketleriyle alay etmek, çizimlerini yakıp yok etmek yerine, onları cesaretlendiriyor, "lütfen ayağımızı yerden kesin" diyoruz.
Yerim bitti bu yüzden bir söz ustası tamamlasın yazıyı... (Muhyi- 17. YY)
Sayılmayız parmağ'ile / Tükenmeyiz kırmağ'ile / Taşramızdan bakmağ'ile / Kimse bilmez ahvalimiz. / Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz.../