Dünya ticaretini düzenleyen yığınca anlaşma var... Her biri savaşla, kanla yazılan yüzlerce kural ve onlarca küresel örgüt... Amaç, ülkeler arasındaki ticareti adil kılmak, serbestliği sağlamak ve bu yolla oluşacak refahı insanlığın faydasına sunmak...
Ancak her anlaşma, bozulmak içindir der eski bilgeler... Bu defa anlaşmayı bozan, yıllarca dünya ticaretinin kurallarıyla beslenen ABD...
Oyunbozanlık sebebi, giderek dünya imparatorluğu tahtının sallanması... Atlantik etrafında oluşan zenginliğin Pasifik havzasına, Çin'e kayması...
ABD yönetimi Çin ile varılan anlaşmaları rafa kaldırdı ve 50 milyar $ değerinde Çin menşeli ürünlere %25 vergi koydu. Çin de ABD menşeli 659 ürüne %25 ek vergi koyarak misilleme yaptı. Tıpkı daha önce alüminyuma %10, demir-çeliğe %25 ek vergi koyunca Türkiye'nin ABD menşeli 24 ürün grubuna ek vergi koyması gibi...
Bizim dış ticaretimizde ABD'nin payı, hayati düzeyde değil... Ancak Çin ile başlatılan ticaret savaşından etkileneceğimiz kesindir. Zira bu savaş, başta Avrupa Birliği olmak üzere bütün dünyayı etkileyecek, yeni ticaret kampları doğacak ve belki de sonu; silahlı çatışmaya, 3'üncü dünya savaşına varacaktır.
Benim önerim, bu süreçte Türkiye'nin risklerinin hesaplanması, ticaret savaşında ülke stratejimizin yenilenmesi ve şansımızın artırılmasına yönelik çalışmaların bir an önce başlatılmasıdır. Bunu kim yapabilir? Üniversiteler? Nicelikleri 200 ama nitelikleri? Bakanlık? Bürokrasi? Bu kimin derdi?
Bana göre doğru adres, Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM'dir. Korumacılık rüzgârlarının ticaret savaşına dönüştüğü dünyada 70 bin ihracatçının çatı örgütü, karmaşada yol alabilmek için derhal strateji çalışmalıdır.
Zira taşın altında elleri olan, ihracatçılarımızdır ve ticaret savaşında cephede ön saftakiler kendileridir. Her ne kadar TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi görevi bırakıyor olsa da ardında böyle bir çalışma grubunu hizmete sokmalı, jübilesini "hayra yönelik" kritik adımla noktalamalıdır.