Doktoralısından yüksek lisanslısına, bin altı yüz mühendisi bir araya toplar, milyonlarca dolar kaynağı kısmadan onlara harcatır ve kendilerine hedef verip, özgürlük tanırsan ne olur?
Olacağı şu: Gezegenin buluş fabrikası olursun. Dün gıptayla baktığın, "elin adamı yapmış" diye imrendiğin icatları sen çıkarır, küresel rakiplerine parmak ısırtırsın.
Böylece yıllardır yakındığım "AR'aştırıyoruz ama GE'liştiremiyoruz" döngüsünü kırar, coğrafyadan bağımsız hale gelir, en yenilikçi ürünler sunan şirket olursun.
Vestel'den söz ediyorum. Manisa deyince akla gelen Türk markasından... Yerli ve milli teknoloji üretme konusunda ülkemizin yüz akı kurumlarımızın en önde gelen firmasının başarı sırrını, Zorlu Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu ile konuştuk.
Berlin'de düzenlenen Uluslararası Elektronik ve Haberleşme Fuarı IFA'daki dev standında Türk mühendislerin dünya prömiyerine sunduğu ürünleri inceliyoruz. Zorlu, "yeniliğe mecburuz" diyor: "Vestel'i ta başından itibaren rakiplerinden ayrıştıracak unsur olarak, araştırma ve geliştirmeyi seçtik."
İşe yaramış ki bugün Ar-Ge'den kaynaklanan akıl teri sayesinde 2 milyar $'lık ihracat yapabiliyor, 20 milyar $'lık hedeflerden söz edebiliyor, Türk mühendisliği kavramının altını doldurabiliyoruz.
Küresel inovasyon şovunda bu başarıyı sağlamanın özüne baktığımda, "işbölümü ve işbirliği" gücünü görüyorum. Tek kişilik başarılar, Edison ve Tesla yüzyılında kaldı. Şimdi kolektif zekâların akordu ile başarı sağlanabiliyor.
Buzdolabını ben "teknolojik doyuma ulaşmış" ürünlere örnek verirdim. Ancak gördüm ki vakumlusundan çürümeyi önleyenine dek gidilecek daha çok yol varmış ve bizimkiler bu yola çıkmış bile...
Burada dikkat çekmek istediğim; Zorlu'nun "netice alıcı Ar-Ge" modelinin işe yaradığı ve yeteneği keşfedip ekip ruhu aşıladığında her şeyi başarabileceğimizdir.