Darbeci haydutların işgal girişiminin toplum, siyaset, eğitim vs. etkileri yanı sıra ekonomiye yüklediği maliyetleri bilmek, çıkarılacak derslere duyulan ihtiyaç açısından son derece önemlidir. Ankara Ticaret Odası ve Ankara Valiliği'nin ortaklaşa düzenlediği "15 Temmuz ve Kalkınma" panelinde bunu tartıştık.
Oda Başkanı Gürsel Baran "ders çıkaralım ki ekonomiyi benzeri tehditlere karşı güçlü kılalım" diyor.
Doğrudur dün olduğu gibi, zihninden darbe yapmayı geçirenler, gelecekte de olacaktır. Bize düşen, onları caydıracak sistemler kurmak ve doğuracakları zararlara karşı dayanıklı ekonomi inşa etmektir. İlk darbemi, 5 yaşında iken, 1960 ihtilal bildirisiyle hatırlıyorum. İkincisi 12 Mart idi ve aklımda kalan, kötü şeyler olduğuydu.
1980 darbesinde zamanın büyük gazetesi Tercüman'da idim ve kapatılan gazetemin yayın iznini sıkıyönetime sormak, benim görevimdi. Selimiye'deki albay ile başlayan diyalogumuz, 3'üncü ayın sonunda santraldeki onbaşıya kadar inmişti: "Yarın da çıkmıyorsunuz." 28 Şubat'ta işimi kaybettim. Devrin darbeci haydutları başka gazetede çalışmamı dahi engellemişti. Her birinde darbecilerin tasfiyesi için zamanın geçmesini beklemiştik. 15 Temmuz'daki işgal girişiminde, Şehitler Köprüsü'nün ayağındaki bir otelde, TİM'in ihracat stratejisini tartışıyorduk.
Kalkışma sürecini; köprüde başlayan karşı duruşla 249 şehidimiz, 2 bin 196 gazimizin sayesinde atlattık.
Zira bu defa susmadık, direndik, karşı durduk. 1950'den bu yana dünyada yaşanan 150 darbe içinde 15 Temmuz'u farklı kılan halkın gösterdiği bu dirençti.
Biz sadece tanklara değil, ekonomiye saldıran çetelere de karşı durduk.
Başardık da... Fakat yetmez, şimdi sıra, 15 Temmuz yaralarını savmış ekonomiyi daha dayanıklı hale getirmek;
Türkiye'yi çalınan büyümesini geri alıp yüksek gelir grubu ülkeler grubuna sokmaya geldi.