Soru net: Türkiye, yüksek gelir grubu ülkeler arasında yer alabilir mi? Tabii ki evet... Yeter ki bu tercihin gereğini yapsın... Bizlere düşen, sosyal hayattan ekonomiye dek, her alanda zihin yapısını bu irtifaya ayarlamak aslında...
İnsan, kanatları kadar hafif, prangaları kadar ağırdır der şair. Yüksek irtifaya çıkacak isen, jet motorların gücü gereklidir ama safralarını atmadan bunu başaramazsın. Safralar, artık değer üretmeyen her şeydir.
Bünyede ağırlık, işletmede hantallık, yüksek irtifa uçaklarında sorun oluşturur.
Uçmak isteyene gökyüzü limit... Uçamayana da yeryüzü zindan... Geçenlerde Goldman Sachs'ın 2035 dünyasına yönelik gelecek araştırmasına yer vermiş, "nüfus dinamikleri, yatırım debisi ve siyasi istikrarı kalıcı, güçlü liderliği kurumsallaştırırsa" ilk 9'da yer alacağını gösteren grafik yayınlamıştım.
Aldığım tepkilerden çoğu "gurur verici geleceğimize inanç" odağındaydı fakat bazıları son derece tepkiseldi: "Bu mümkün değil..." Ülkesini üst gelir grubuna layık göremeyeni, Türkiye'nin yarınına inandırmak nasıl mümkün olabilir?
Gördüğüm şudur: Daha iyi bir yarına "hayır" diyenler, el freni çekilmiş bir otomobilden hızlı gitmesini bekleme ikilemine gömülmüş... Hantallık atılmadan nasıl büyük ülke olunabilir ki?
Üstelik yeni dünyada tek sorun büyüklük değil, hızdır. Büyük balığın küçük balığı yuttuğu dünya giderek geride kalıyor ve yerini hızlı balığın yavaşı yuttuğu dünya alıyor. Türkiye'nin bir yandan gelecek yolundaki hız tümseklerini aşmak diğer yandan arabanın içinde vesayetin, bürokrasinin, çifte direksiyonun "çekili tuttuğu el frenini boşaltmak" zorundadır.
Aksi halde depodaki yakıt (dinamik nüfus, jeopolitik önem, kaynaklar) boşa gidecek, hızlanmak yerine orta gelir asfaltında patinaja devam edeceğiz.