Dijital fabrikalardaki robotların ayak seslerinin KOBİ'lerimizde dahi duyulmaya başladığını yazıyor haberinde Metin Can… Üstelik yeni nesil robotlar, bu seslerin, hastane, adliye, okul, restoran gibi yerlerde de duyulacağını gösteriyor bize…
Yarım asır öncesinin akılsız robotu, genelde kol gücü ve sıradan beceriye dayanan mavi yakanın işine talipti. Milyonlarca robot, mesai ücreti, sendikal hak talep etmeden 7/24 çalışabildiklerini ispatladılar. Şimdi akıllı robotlar çağı ve beyaz yakalıların işine talip olacaklarını gördük.
Misal, internette tıbbi tavsiyeler verilmesine dahi tahammül edemeyen doktorlar… Peki, ne yapıyorlar? Yüzlerce cihazın binlerce testini, deneyimleriyle yoğurup teşhis koyuyorlar. İyi de bunu biyometrik cihazlardan beslenen akıllı medikal yazılımlar da yapıyor ki…
Mühendis? Bilgisayar ilk olarak beyaz yakalının bu kesimini ele geçirmiş, milyarlarca insan/saat gerektiren süreçleri, sessiz sedasız üstlenivermişti.
Cerrah? Damardan girdiği kanalda kalp kapakçığı değiştirebilen efsanevi cerrahların becerileri de akıllı robotların kabiliyet alanına girmiş durumda…
Yakın gelecekte; hastane koridorlarında "doktor robot, doktor robot, lütfen ameliyathaneye…" anonsu duyabilirsiniz. Eğer duyamazsanız, büyük ihtimalle zaten cerrah robotun yapay zekâsına o mesaj, anonsa ihtiyaç duymadan iletilmiştir de ondan…
Avukatlık? Milyonlarca dava içinden mahkemeye konu vaka için en uygun kararı vermek, en adil içtihadı bulmak ve adalet terazisini daha hassas noktada dengeye getirmek… Adli robotların iş tanımı bu zaten…
Ekonomi haberciliği? Robotlar beyaz yakalıları kovarken benim mesleğimin imtiyazlı olduğunu savunacak değilim. Geçen yıl yapılan bir deneyde, "bu haberi bir robot mu yoksa insan mı yazdı?" testinde, çuvallamıştım. O girift yorum cümleleri ve finansal analizleri meğer robot yazılımlar tuşlamış…
World Economic Forum'un 2020 tahmini ilginç; "dünyada 5 milyon işçi kovulacak" ve yerini robotlara terk edecek. Bu da zaten durgunluktan çıkamayan Avrupa'da işsizliğin artması, tüketimin zayıflaması anlamı taşıyor.
Hal böyle olunca, adına "küresel sabit gelir" diyebileceğimiz "herkesin cebine para koyma" önerisi, yaygınlık kazanacak gibi görünüyor.