Orta Vadeli Program terör saldırıları ve işgal girişimini yaşamış Türkiye ekonomisi için son derece hayati mesajlar içeriyor: "Büyümede istikrar, yatırıma hız ve kalite."
Darbeci haydutları tepelediğimizde yeni saldırıların ekonomiyi zayıflatma üzerinden geleceğini biliyorduk. Nitekim Moody's kendini Türkiye piyasasında canlı bomba gibi patlatmış ve izleyen süreçte "zayıf ekonomi" planları devreye alınmıştı.
Hükümetin buna cevabı orta vadeli planda büyümeye odaklanmak. AB'nin durgunluğu aşamadığı, dünya ekonomisinde daralmanın yaşandığı ve jeopolitik risklerin arttığı ortamda "tutturulması garanti" fakat "aşılması muhtemel" büyüme hedefi koyduk. Kısaca hesabımızı kış tuttuk, yaz çıkarsa bahtımıza dedik.
Programda benim en fazla önem verdiğim husus, yatırımların hızlanmasına dair irade beyanıdır. Başbakan'ın "%3-4 bandındaki büyüme kabul edilemez" cümlesiyle ifade ettiği, kamunun gerekirse enflasyonu, hatta bütçe açığını dahi riske ederek, yatırımlara hız kazandırma gayretidir.
Daha önce de yazdım yineliyorum: Orta vadeli programda bütçe açığının milli gelire oranı, 2017'de bilinçli olarak artırılıyorsa, özel sektörün de elini taşın altına koyma zamanı gelmiş demektir. Ordusu savaşta, terörizme karşı mücadele veren bir ülke, ancak ve ancak güçlü ekonomi ile zafere ulaşabilir.
Merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranı 2016'da %1.3'ten %1.6'ya, 2017'de %1'den %1.9'a, 2018'de %0.8'den %1.6'ya çıkarıldı. Yeter ki özel sektör yatırım yapsın, büyüme ivmelensin ve istikrar kazansın...
Başbakan: "Her şeyden tasarruf olur ama yatırımdan kısıtlama olmaz" diyor. Bir yandan kaynak üretirken diğer yandan enflasyonu kontrol altına almanın ifadesi bu... Yatırımlar için kaynak problemimiz var mı? Başbakan "yok" diyor. Bence de yok. Bu yüzdendir ki Merkez Bankası Başkanı'nın sanayicilerle buluşmasında "gerekirse banknot matbaasını devreye sokarım, yatırımcı için finansa erişimde yeni enstrümanlar oluştururum" müjdesini bekledim, durdum.
Ben, 3 tarafı deniz, 4 tarafı sorunla çevrili bu çetin coğrafyada ekonominin gücüne, dünden daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu savunuyorum. Hükümet "yeter ki yatırım yap" diyor, bütçe açığını dahi göze alırsa, sanayici, girişimci, yatırımcının "bekle-gör" tutumuna bahanesi kalmamış demektir.