Bir barış projesi olarak başladı. Yüzyıllardır birbiriyle savaşan Avrupa ülkeleri, birlik olsun, yükselen Amerika karşısında rekabet edebilsin, dünyanın geri kalanını etkilesin, sömürgeleriyle birlikte kaybettiği gücünü yeniden kazansın...
Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) dönemini hatırlıyorum. O süreçte ekonomi, gümrükler bütünleşti. Dün sistemden kopan İngiltere, vetoların ardından birliğe katılabildi. Ancak hiçbir zaman Kıta Avrupası gibi davranmadı. Toprağı zaten ayrı idi, parasını ve vizesini hep dışarıda tuttu.
Genişleme sürecinde siyasi ve ekonomik aklın gereği gibi davranmak yerine Hıristiyan Kulübü refleksleri ağır bastı. 6 AVM büyüklüğündeki Güney Kıbrıs'ı alırken, 1963'ten beri kapısında beklettiği Türkiye'yi oyaladı, durdu. Ta ki 2008'de ABD'de başlayan ve ertesi yıl Atlantik'i aşarak AB'yi etkisi altına alan Küresel Kriz'e kadar genişledi ve 2009'da durakladı.
Öküz öldü ortaklık bozuldu derler. Önce Avrupa sosyal devleti geriledi. Ardından durgunluğun pençesinde şirketlerin yanı sıra ülke iflasları devreye girdi. Yunanistan batarken AB'yi de batırmasın, Euro'dan çıkmasın diye yüz milyarca Euro harcandı. Yetmedi, İspanya, Portekiz, İtalya ve hatta kurtarılamayacak kadar büyük olan Fransa'nın kriz hasar tespitini tartıştık.
İngiltere, en büyük bacaktı ve dün bu desteğini kaybetti Avrupa... Bazıları "batmakta olan AB gemisinden kuzenini kurtarmak için ABD'nin bu ayrılığı tasarladığını" söylese de bu durumun İngiltere'yi zorlasa bile yıkmayacağı kesin. Ancak aynı şeyi Avrupa'nın "Birliği" için söylemek zor.
Peki, bu durum bizi niçin ilgilendirsin? Şundan ilgilendirsin... Kapısında bekletildiğimiz Avrupa'yı bundan sonra "ayrılık referandumları" dönemi bekliyor. Zaten yaşlanan ve yavaşlayan AB'nin ihtiyaç duyduğu dinamizm, Türkiye'de var.
AET döneminde korkumuz "onlar ortak, biz pazar" olmaktı. Şimdi ise durum değişti... Şimdi onların pazar, bizim de ortak olma çağına vardık.
Çünkü Avrupa, Almanya dışında üretmiyor, girişimcisi cesur değil ve bu bitkisel hayattan çıkabilmek için "en iyi ortak" olarak Türkiye belirginleşiyor.
Avrupa ne zaman dağılır? Batı Roma'nın yıkılması 400 yıl aldı. İngiltere'nin boşanma davası dahi en az 2 yıl sürer. Transatlantik anlaşması, Türkiye-İngiltere'nin yeni ve güçlenecek işbirliği, tam üyeliği bize altın tepsi içinde sunacakları dönem... Çok yakında... 2020'yi bulacağını sanmıyorum.
AB'nin daima 2 yüzü olmuştur. Rahipler ve Tüccarlar yüzü. Rahipler, her fırsatta Türkiye'yi dövmek, kendilerinin uyamadığı Maastricht kriterlerini bahane ederek hırpalamak, vizesi, cezası, nazı niyazıyla eziyet eden rahipler... Ancak bu yüzün iflasına tanık olduk dün. Şimdi tüccar yüzü ile Türkiye'ye yanaşmaktan başka çıkar yolları olduğunu sanmıyorum.
Bana göre İngiltere'nin AB'den kopması, Türkiye'nin yıldızını baht dönencesine çıkaracak. Bu şansı bu defa harcamayalım ve çok stratejik davranılması gereken süreçte hata yapmayalım.
İngiltere'ye gelince... Her ne kadar son dönemde Türkiye'ye karşı tutumunu "Brexit" için sıçrama tahtası gibi kullansa da 2020'de 1 trilyon poundluk ihracat hedefinde hâlâ Türkiye ilk 5 ülke arasında... Netice, politik oyunlarıyla doğrusal düşünüp kaderimizi çizme küstahlığındakiler gördüler ki hayatın da bir oyunu varmış...