İstanbul Ticaret Odası'nda Başkan İbrahim Çağlar'ın 'Kentleşmenin Yıldızı İstanbul' konulu sohbet yemeğindeyiz. Eminönü'ndeki tarihi binanın terasındaki manzara, İstanbul'un neden yıldız olduğunu doğruluyor: Boğaz'dan Haliç'e uzanan siluet, Galata'nın kulesi ile köprüsünü aynı pencerede birleştiriyor.
İTO, Türkiye'nin en büyük odası ve on binlerce üyesi ile piyasanın nabzını tutma konumunda... Öyle ki İstanbul'un trafiğini dahi buradan gözlemek mümkün... Çağlar'a "trafik yoktu çabuk geldik" diyoruz; "işler şu sıra biraz durgun, bu yüzdendir" yorumunu yapıyor.
Söz piyasadan açılınca gündeme bankaların kredi verme veya yenileme konusundaki aşırıya kaçan muhafazakâr davranışları geliyor. İbrahim Çağlar'ın cevabı, üzerinde düşünülmeye değer: "Üyelerimize 'lütfen bize bütün evraklarınızı alın gelin, onları inceleyeceğiz ve banka ile sizin için biz görüşeceğiz' diyoruz. Ancak bugüne kadar gelen olmadı." "İhtiyaçlar icatların anasıdır" derler... Bunu, küresel kriz sonrası AB'nin durması yüzünden yeni pazar ihtiyacıyla ihracatta eksen kaydırma icadımızda yaşadık. Şimdi ihracatta yeni gerileme dalgası söz konusu ve etrafımızdaki ateş çemberi yüzünden sıkıntıdayız.
Çağlar, ihracatta kaybedilen pazarlar kadar düşüş yaşanmadığına dikkat çekiyor ve Orta Amerika ve Afrika çalışmalarına değiniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine seyahatinde DEİK ile geziye iştirak edenler arasında İTO da vardı.
Çağlar, İran pazarındaki sıkıntılar için bu ülkeye giden Başbakan Davutoğlu'nun temaslarından ihracatta atağa kalkılacağına inanıyor: "Diğer sıkıntılı komşular Irak, Suriye, Yunanistan ve Ukrayna'da normal döneme geçildiğinde inanın o zaman mal yetiştiremeyeceğiz."
Sohbet yemeğinde dillendirilen bir diğer konu, terörün turizme vurduğu darbe oluyor. Rakiplerimizin "senin ülke kötü turistler bana gelsin" gibi etik dışı söylemlerine dikkat çekiyor Çağlar: "Dünyadaki binde 8'lik payımızı %1.2'ye çeksek, inanın hiçbir sıkıntımız kalmaz."