Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı Afrika'ya gerçekleştirdiği resmi ziyarette beraberindeki gazetecilerle bir araya geldi, dokunulmazlık tartışmalarından, AYM'nin Dündar-Gül kararına, yeni anayasa sürecinden ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşmeye kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı:
LOBİNİN KONTROLÜNE GİRERSEN BAŞARAMAZSIN
ŞU AN KRİZ YOK MU?
("Dokunulmazlıkların kaldırılması yeni bir kriz çıkartır mı?" sorusuna) Peki şu anda bir kriz yok mu? Millete ihanetten, vatana ihanetten daha büyük bir kriz olabilir mi? Operasyonlar için de kriz olur demişlerdi. Ama tam aksine, operasyonlar başarılı bir şekilde sürüyor. Peki, hükümetimiz ne yapacak? Hükümetimiz de buralarda kentsel dönüşümü A'dan Z'ye en iyi şekilde yapmak suretiyle, buralarda gerçek manada şehirciliğin de güzel örneklerini vermek suretiyle, oralarda yaşayan vatandaşlarımıza en güzel imkanları sunacak. Bizim Kürt vatandaşlarımız, bölge halkı, yeni yerlerine yerleşmek suretiyle de devletin himayesini, hükümetin himayesini bizzat yaşayacak.
ERDOĞAN'DAN CONDE'YE DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
AYM'NİN YANLIŞLARI:
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) kendisini birincil mahkemenin yerine koyması yanlış oldu. Daha yargı süreci bitmemişken devreye giriyor, durumdan vazife çıkartıp böyle bir adım atıyorsunuz. Kaldı ki Sayın AYM Başkanı, daha önce "Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz" tezini savunan sevdiğim, takdir ettiğim bir arkadaştır. Bu tür çelişkilere düşmesi, hukuk için çok yanlış bir gelişme olmuştur. Gerekçeyi açıklamadan, bitmemiş yargı sürecini alelacele bitirme konumuna gelmek usule ve esasa aykırıdır.
ERDOĞAN: CHP DÜRÜSTSE MASADAN KAÇMAZ
BAŞVURU BAĞLAMAZ:
"AYM'nin verdiği karar her şeyin üstündedir, herkesi bağlar" diyor. Anayasa ve yasa değişikliklerinde, evet, bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Karar herkesi bağlıyorsa, neden birinci mahkemeye tekrar gönderiyorsun?
CASUSLUK OLAYI:
Kaldı ki sıradan bir olaydan değil, casusluk olayından söz ediyoruz. Bu hafife alınabilecek mesele değil. Bu, MİT'in Bayırbucak Türkmenleri'ne yönelik atmış olduğu bir adımı deşifre etme girişimi. Buna kalkışmış olanlar, savcısıyla askeriyle, şu anda cezaevinde. Görevlerinden alındılar. Hal böyleyken, neymiş, düşünce ve fikir özgürlüğünü ihlalmiş. Bunun düşünce ve fikir özgürlüğü ihlaliyle ne alakası var?
ALTINDAN KALKAMAZSINIZ:
Ortada, devletin istihbarat teşkilatının sırlarını ifşa etme; olayları çarpıtma, Türkiye'yi DAEŞ'e yardım eden bir terör örgütü gibi göstermeye kalkışma girişimi var. Bunlara yapmaya kalkışanlara getirilen tedbire kalkıp basın özgürlüğü ihlali diyeceksiniz. Bunu anlamak mümkün değil. Efendim, bu beraat değil, tutuksuz yargılanma süreci. Doğru. Kusura bakmayın da, başkalarına uygun görülmeyen bu tür tutuksuz yargılamalar, ülkenin güvenlik sırlarını tehlikeye atanlara karşı uygulanırsa, bunun altından kalkamazsınız.
GÖZ GÖRE GÖRE İHLAL:
Ortada anayasa ihlali var. Ama anayasayı ihlal eden ben değilim. Bu AYM'nin karar merciinde olanlar. Bu ihlâli maalesef göz göre göre yapmışlardır. Ama bu işin bittiği anlamına gelmez. Savcı karara itiraz edebilir, üst mahkeme yeni bir süreci başlatabilir.
MAHALLE BASKISI:
Sayın Başkan bir anayasa hukukçusu. Bir defa bunun duygusallıktan çıkarılması lazım. Dershane olayında da benzer şeyi yaşadık, çok ciddi bir mahalle baskısı sonucunda bir karar alındı.
ANAYASA DEVAM ETMELİ:
CHP bildiğiniz gibi masadan çekildi. Neymiş, başkanlık sisteminin olduğu bir masada olmazmış. Ol o masada, karşı çık. Mesele bu işi tartışmak. Bence, hepsi çekilse dahi yola devam edilebilir. Bizim daha önce yaptığımız bir anayasa çalışması var. İktidar partisi o çalışmayı pekala parlamentoya getirebilir. (Parlamentoya getirilmesi durumunda gerekli sayı bulunamazsa) O zaman halk nezdinde şöyle bir şey oluşur: İktidar partisi gereğini yaptı, ama diğerleri buna destek olmadı. Halk, 'Meydanda anayasayı değiştirme konusunda verdikleri sözlere, şu partiler sadık kalmadı. Bunu gördük' der. Ben erken seçimden yana olmayan bir insanım. Fevkalade durumlar olur, tabii o ayrı. Millet, anayasa konusunda partilerin ne yaptığını görüyor.
'Hem milletin parasını yiyeceksin hem ihanet edeceksin'
"(Demirtaş'ın Sur çağrısı) Ortada ciddi bir kalabalık görülmedi. Bakın daha önce de söyledim: Terörle ilintili olanların dokunulmazlıklarının kaldırılması lazım. Dokunulmazlıkların kaldırılması veya kaldırılmaması parlamentoda neticeye bağlanmalı. Parlamentoda bu işe evet diyecek birçok milletvekili olduğuna inanıyorum. Çünkü bu milletin vekili bu millete, devlete ihanet edemez. Kimi, niçin sokağa dökmeye çalışıyor bunlar? Arkalarında PKK var. Hem milletin parasını yiyeceksin hem de ihanet edeceksin. Bütçe sonrasında süreç hızlanabilir. Bütçe tamamlandıktan sonra bir hafta Meclis kapanır. Akabinde de gerekli adımlar atılmalı, süratle bir neticeye varılmalı."
Obama ile görüşme
"Sayın Obama ile Washington'da yapacağımız görüşmede de bunları (PYD) konuşacağız. Tabii bölgede durum çok hassas. ("Suriye'deki ateşkes sürecini takip ediyor musunuz?" sorusuna) Ateşkes diye bir şey yok ki. Ölümler artarak devam ediyor."
Rusya'ya cevap
"(Rusya'nın Suriye'ye Türkiye sınırından silah geçtiği açıklamasına) Tabii ki doğru değil. Rusya'nın o tür iddialar ortaya atmaya çalışmak yerine, öncelikle Suriye'ye aktarmış olduğu silahların hesabını vermesi lazım."
Paralel'in yemeğe sızma girişimi
"Nijerya'da Paralel Yapı mensubu üç kişinin resmi yemekte yer alma teşebbüslerini tespit ettik. Tespit edilmelerinin ardından da hemen dışarı atıldılar."
"AB'den gelen bir şey yok"
"Avrupa'nın bu konudaki (mülteciler) samimiyetiyle ilgili ciddi soru işaretleri var. Türkiye'ye 3 milyar euro vereceğiz denildi. Hala verilen bir şey yok."