Birinci sıçrama döneminde Türkiye ekonominin nicelik boyutunu geliştirdi. Fert başına geliri 10 bin $'ın üzerine taşıdık, milli geliri katladık ve bölgesel güç olmakla kalmayıp G-20'nin en performanslı ülkesi olduk.
İkinci sıçrama dönemi, Başbakan Davutoğlu'nun ifadesi... Sıçramanın karakteri ise giderek netleşiyor. Niceliğin belli bir düzeye gelmesi ardından şimdi bütün adımlar nitelik yönünde olacak. 25 programa ait 1.200 eylem planıyla niteliğe dair biriken sorunlar da giderilmiş olacak.
Ne gibi mi? Öncelikle ciro yerine kâr kavramını önceleyeceğiz. İhracatın meblağını 160 milyar $'a çıkaran enerjiyi bu defa kilosu 1.5 $ yerine 4 $'a tırmandırmanın yollarını arayacağız. Bunun da yolu inovasyon, Ar-Ge ve teknoloji odaklı üretimden geçiyor.
Cari açığın yönetilmesi kadar kalıcı olarak azaltılması, başka bir nitelik sıçramasını sağlayacak. Nitekim yarınki pakette yer alan ithalata bağımlılığın azaltılması yönündeki kararlar bunun göstergesi...
Kamuyu dönüştürmeden hızlanmak mümkün değildir. Bu alanda memur ve kurum sayısını artırmak yerine var olanları nitelikli hale getirmekle mümkün... Yeni pakette benim önem verdiğim önceliklerden biri de budur.
Enerji olmadan üretim olamayacağını, tarımı verimli kılmadan ilerlenemeyeceğini biliyor, görüyoruz. Alınacak tedbirler arasında tarımın da bulunması, hâlâ yeterince kullanmadığımız tarımı, yeni zenginlik alanı olarak tanımlıyor.
25 programın yarın açıklanacak ilk 9 bölümünde, sağlık ekonomisine yer verilmesi son derece isabetli olmuş... İnsanımızı sağlıklı sağlık hizmetine ulaştırmak bir şeydir. Ancak sağlık alanını başlı başına bir ekonomi olarak öncelemek daha başka bir şeydir.
Buna uygun teşvik sistemi olmadan hiçbir sıçrama yeterince başarı sağlayamaz. Bu açıdan vahşi sulama benzeri doludizgin teşvik yerine, bölgeselin ve hatta sektörelin de ötesine geçip nokta atışlar gerekiyor.
Misal kilosu 2.5 $'lık tişörtü kilosu 80 $'lık modaya dönüştürmek... Mesela kilosu 1.1 $'lık demir ihraç etmek yerine kilosu 80 bin $'lık stent üretmek gibi... Yarın devam edeceğim.