Sınırların net, gümrüklerin belirgin ve paranın kâğıt olduğu dönemde, belki de işler daha kolaydı. En azından olup biten daha iyi anlaşılıyordu.
Sınırlar muğlak (NAFTA, BRIC), gümrükler kaybolmuş (AB), kâğıt- altın para yerini elektron paraya bırakmış. Balistik füzenin ucundaki nükleer başlık yerinde bugün herhangi bir bankanın ATM'si duruyor.
Dünün kuralları dünde dahi zar zor işlerken küresel krizin ardındaki kaosta "kuralsızlık" kural olmuş, belirsizlikte yol almak ise zorunluluk halini almış durumda. İki okyanus ötesine uçak gemisi göndermek, giderek eskide kalıyor.
Dünün savaşları "ilan edilirdi" ve gideceğimiz cepheyi bilirdik. Artık savaş ilan etmiyor, savaşıyoruz.
Düello yerini "pusu"ya bıraktı ve ekonomi, "savaşın yeni adı" oldu. Üstelik tüfek mermisi yerine şimdi elektron para kullanıyoruz.
Ambargo, bu yeni savaş konseptinde, popüler hale gelen etkin silah... Kendine has kuralları, savaşçıları, generalleri var.
Misal ABD'de Hazine Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan üç kişinin adı son zamanlarda oldukça fazla duyuluyor.
Bu üçlüye "ambargo aynasızları" adı veriliyor. Üçlünün 10 yıldır ana işi finans piyasalarında engelleme yapmak, ticarette yasaklı malları belirleyip uymayanları cezalandırmak.
Nitekim David S. Cohen, Daniel L. Glaser ve Adam J. Szubin isimli bu üçlü, İran'ı nükleer programı konusunda masaya oturtmayı başardı. Terörizm ve Finansal İstihbarat Müsteşarı olarak görev yapan David S. Cohen 49 yaşında ve Türkiye'nin yakından tanıdığı bir isim. İran'ın 120 milyar $'ını engelleyerek enflasyonunu %60 yapıp kriz çıkarmıştı.
OFAC'ın başındaki 41'lik Adam Szubin, bürokrat ekibiyle şu sıralar Rusya'ya ambargo için yoğun mesai harcıyor. Glaser ise 1996'da Hazine Bakanlığı'na girmiş ve terör finansmanını engellemede başkan yardımcısı. Szubin ve Glaser daha çok politika belirleyici. Bu 3 küresel aynasızı daha çok yazıp konuşacağız.