Büyümeyi kendine dert edinenlerimizin başında 55 bin ihracatçımız geliyor. Geziye, FED'e, krize, durgunluğa rağmen ihracatı artırmayı başaranlarımızın Meclis Başkanı dün Artvin'de ilginç bir mesaj veriyor: "Odaklanmamız gereken konu katma değerli ürünlerimizin artışı ve doğrudan yabancı yatırımlar olmalı."
Herkesin, her kesimin diline "2023'te 500 milyar $ ihracat" hedefini dolayan TİM'in, bir sonraki aşamaya geçerek "katma değer" kavramını gündeme taşıması son derece kritiktir. Biz şayet ihracatın hamalı (kilosu ortalama 1.5$) kalmak yerine ihracatın efendisi (kilosu en az 3.5$) olacak isek, ürettiklerimize akıl, yenilik, değer katmak zorunluluğumuz var.
Biliyoruz ki biz yapmazsak bunu bizim yerimize başkaları yapmayacaktır. TİM'in büyüme ve istihdamı önemsemesi yanı sıra kendisine "İnovasyon", yenileşimi dert edinmesi boşuna değil. Ancak ikinci uyarı, sermaye hareketlerinin yönüne dairdir.
Doğrudan sermaye yatırımları neden önemli? FED'in kafaları bulandırdığı dünyada hesabı kitabı "sıcak para" üzerinden yapanların kaçırdığı, büyümeye kalıcı desteğin ancak reel ekonomiyi güçlendirmekten geldiğidir. Demokratikleşme Paketi, yatırım iklimini daha da cazip hale getirme yolunda bir fırsat ise bizim ihracatçıya katma değerli mal üretecek girişimciye, yatırımcıya ihtiyacımız var.
Zafer Çağlayan'ın tabiriyle "76 milyon topyekûn ithalatçı olduk" gerçeği masadadır. Buna karşılık 55 bin ihracatçı "bize katma değeri daha yüksek mal üretin" diye feryat ediyor. Hazır kur rekabetçi, iklim demokratik hale gelmişken bu çağrıya kulak verelim. Kapamamız gereken cari açık var zira...