Bir günde 3 iyi haber: İşsizlik yeniden tek hanelere indi, Bütçe, yine fazla verdi ve süper teşvik yasası yürürlüğe girdi. Üstelik bütün bunlar, ekonomiyi kontrollü yavaşlatma (vites düşürme) sürecinde yaşandı. O halde ekonomi tıkırında, sorun yok!
Tam da bu noktada, şu soru devreye giriyor: Peki bu durum sürdürülebilir midir? Ekonomi yönetiminin niyeti ve gayreti, elbette bu yöndedir. Fakat sürdürülebilirliğin tarafları fazla ve büyük bölümü de dışımızdaki dinamiklere bağlı.
Kur, altın, petrol, hammadde ve diğer emtiaya dair gelişmeler bir yana, Suriye, Ortadoğu, İran odaklı güvenlik sorunları, AB'nin kriz güncesi, Yunanistan'ın yeni seçimi ve ikinci iflası, İspanya'nın geleceği...
Görünen, denetleyebildiğimiz değişkenlerden daha fazlası, bizi de sarmalayan ama kontrolümüz dışındaki dünyadan geliyor. Bu açıdan, üç güzel haberin yanı sıra sistemin sağlığı açısından olumsuz sinyalleri gündeme getirmemiz ve tedbirine odaklanmamız kaçınılmazdır. Dünün 3 güzel haberine benim ilave etmek istemem, bu sebebe dayanıyor. TİSK'in TÜİK verilerine dayanarak yaptığı hesaplar, verimliliğin artış sürecini terk edip azalışa geçtiğini gösteriyor.
Ocak-Mart dönemde bir önceki yıla kıyasla üretim %1.7 ve istihdam %4.8 artarken, verimlilik (işçi başına üretim) %3.1 azaldı. 2011'in 4'üncü çeyreğinde bu oranlar sırasıyla %5.7; %5.4 ve %0.4 olarak gerçekleşmişti.
İnsan vücudundaki haz algılayıcılarının, acı sensörlerinin 10 katı olması, çok temel bir mantığa dayanır: Kötü haber tez yayılmalı... Tez yayılmalı ki tedbir gecikmesin. Alkışın hazzı bekleyebilir oysa...