Nüfusun geometrik (2, 4, 8, 16 ..) tarımsal üretimin de aritmetik (1, 2, 3, 4 ..) seriyle arttığı dünyada Malthus, işlerin bir yerde tıkanacağını söylemişti. Yeşil devrim, teknoloji, zirai ilaçlar ve modern tarım yöntemleri, Malthus'u yanlış çıkarmıştı. En azından son asırda olan bu.
Fakat bugün Malthus'un söylediklerine daha fazla kulak kabartıyor insanlar... 7 milyarı aşan nüfus, hızla azalan tarımsal alanlar, artan gıda fiyatları, küresel ısınma, karbon salınımı ve GDO'ya rağmen sınırlarına varan gıda verimliliği...
Bilgi toplumunda insanların iştahının daha az olacağını söyleyen evrensel bir yasa yok. Hal böyle olunca, insanları doyurmak; "en hayati iş" halini alıyor.
Türkiye gibi faunası, florası, 7 iklim, 4 mevsimi olan ancak tarımı "sanayileşip kurtulası" bir sektör zanneden başka bir ülke var mı? Darı ambarı üzerinde açlıktan ölen tavuğa dönmemek için, neyse ki bir "iyi gelişme" var.
Sosyologlar tarlada çiftçinin yanında iş başında olacakmış. Tarımsal hayatın sosyolojik açıdan değerlendirilmesi ve buna göre düzenleme, iyileştirme yapabilmek amacıyla Bakanlık tarafından atanan sosyologlar saha araştırmasına başladı bile. Bu adımı coşkuyla alkışlıyorum. 80 yıldır tarlaya sokamadığımız ziraat mühendislerini düşündükçe, sosyologların bu girişiminin "olumlu sonuç" vereceğini düşünüyorum. Yeter ki bu da Bakanlığın geçici hevesi olmasın.
Küresel kriz ve çevre felaketleri, Malthus'un teorisini bir kez daha teste tabi tutmaya başladı zira...