Çanakkale, Yeni Anadolu'da çok özel bir yer! Boğaz'ı var, İstanbul değil.
Batı'ya çok yakın ama fazla gelişmemiş. Su yolunun başında fakat zenginlik akıp giderken tutamıyor.
Böylesine uygun bir coğrafyaya sahip olup bu kadar az yararlanabilmek, Çanakkale'yi yeni baştan düşünme gereğini ortaya koyuyor.
Necmettin Halil Onan'ın şiiri; "Dur Yolcu!" diye başlar. Boğaz'ın Avrupa yakasındaki yamaca işlemişler. 1915'de "Çanakkale Geçilmez" duygusunu anlatıyor. Ancak bugün farklı bir mesaj taşıyor bize... Boğaz'dan akıp giden kruvaziyer ve yatlar, "durmuyor" ve "yolcu" ile gelen zenginlik, karaya çıkamıyor.
Varlık içinde yokluk, Çanakkale'nin kendi geleceğine yol haritası arayışını tetiklemiş görünüyor. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülend Engin, kendini; "İstanbul'a denizyolu ile geçip giden 2 milyon turistin kentte molasını sağlamaya" adamış. İnşa edilecek limanlar yardımıyla, bunların %1'ine dahi "Dur Yolcu!" diyebilse, Çanakkale'nin bahtı değişecek.
Peki "geçilmez" Çanakkale'den vızır vızır geçip gidenler, neden burada mola versin ki? Truva Atı, cazibe merkezi olmaya aday. Kentin elindeki Truva Atı, bizden başka herkese para kazandırıyor. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, kentin paydaşlarına, turizm için "güçlerimizi birleştirmeliyiz" diyor. Dikkate alınması gereken; Truva'nın zenginlik yaratabilmesi için, düşünce biçimimizi değiştirme zorunluluğudur.
Bizdeki müzecilik, "depolama" kafasıyla yapılır. Tarihi hazinelerimizin böylesi zenginliğe rağmen az para getirmesi, bu kafa yapısının eseridir; "mevcudu koru!"
Oysa Batı'da müzecilik, "teşhir" odaklıdır. Her ne var ise "göster" ve öyküsü yoksa, bunu yarat!. Truva filmiyle dünya gündemine gelmiş olsa da şimdiki haliyle buraları görmek istemezsiniz. Zira görülecek bir hali yoktur.
Bu yüzden "darı ambarı üzerinde açlıktan ölen tavuk" sendromu yaşıyoruz.
Çanakkale, yalnızca Truva'dan ibaret değil. Su yolları başını tutmuş bu kentin tarımdan sanayiye dek, "farklılaştırabileceği" alanlarda yeni zenginlik yaratması pekâla mümkün.
Yeter ki dünyadaki yerini, kentin kürede kendini nasıl var edeceğini, yetenek ve rekabet avantajlarını fark edebilsin. Değilse Aynalıçarşı'nın yapabildiği, bu kadar!..