Temel sorun şudur: Bankacılık alanında bugün dünyada örnek gösterilen Türkiye, neden aynı güveni, borsada oluşturamamıştır? Buna ihtiyaç mı yoktur?
Aksine, halen dünyanın 17'nci ekonomisiyiz ve rekor büyüme adımlarıyla "belirleyici ülke" konumuna koşuyoruz.
Kaldı ki İstanbul'u "Finans Merkezi" yapma projemiz var.
Peki bunlar, sağlıklı, derinlikli ve yatırımcıyı çeken güvenilirlikteki bir borsasız, nasıl olacak?
Birkaç spekülatörün parmağında oynatacağı kadar İMKB'nin manipülasyona açık halini, "toyluğuna" verip mazur mu göreceğiz? Bugünden geriye baktığımızda son 10 yılda Türkiye, atılan doğru adımlar neticesinde, daha etik iş yapılan, piyasalarında güven yeşerebilen bir ülke oldu. Ancak borsamız, bütün kötü alışkanlıklarıyla 2001 öncesinde kaldı.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin Borsa'yı daha şeffaf ve daha hesap verebilir hale getirmesini bekliyorduk ama olmadı.
Bugün borsamız, bilgiyi; SPK'dan da İMKB otoritesinden de daha verimli kullananların elinde, hâlâ küçük yatırımcı tuzağıdır. Ortaya çıkan, sadece "son örnek"tir ve eğer küçük yatırımcıyı koruyacak, borsaya derinlik kazandıracak güven sağlayıcı yapılar oluşturamaz isek, yenileri gelecektir.
Borsa tahtalarını rulet masasından ayırt etmek, İMKB'yi Veliefendi olmaktan çıkarmak, ancak ve ancak bunu amaç edinen yüksek ve kararlı bir irade ile mümkün olacaktır.
Dünyada övündüğümüz bankacılık başarımızı, ancak bu sayede borsamız için de sağlayabileceğiz.