Sedat Aloğlu dünkü Konsey'de sivil toplum örgütü olarak TÜSİAD'ı "5. kuvvet" diye tanımladı. Doğrudur; TÜSİAD da bir sivil toplum örgütüdür ve "5. Kuvvet" olarak onu var eden bu topluma hizmet eder. 5. Kuvvet' i kullanma biçimi de diğer güçler (yasama, yürütme, yargı, medya) gibi göz önündedir ve en az diğerleri kadar eleştiriye açıktır.
Hükümeti eleştiren gazete ilanlarından Özal'ı küplere bindiren "Dış Borç" raporuna dek yığınca "sert çıkış" ile bu gücünü yeterince kullandığını da biliyoruz.
Sivil Toplum Örgütlerinin kimyasında, kendini var ettiği ilgi alanında, hükümetlerin, yargının, yasamanın ve hatta basının "ilgi ve bilgi alanı" dışında kalan uzmanlıkları gündeme taşıma vardır. Mesela TÜSİAD bir ekonomi sivil toplum örgütü ise kendisinden "Dış Borç" eleştirisi beklenir de "hükümet istifa" ilanı beklenmez. Devinen ekonomide, TÜ- SİAD'ın dert edeceği ve dönüştürmek için çözüm önereceği yığınla sorun vardır.
İlgimi çeken, TÜSİAD'ın, kendi "ilgi,bilgi, birikim" alanı dışına taşarak, zaman zaman "siyasi parti" gibi davranması. Halbuki köklü ve güçlü bir STK olarak, imkanları sayesinde sahiplenip "uzmanlık merkezi" haline geleceği o kadar çok alan var ki... Bana göre daha rekabetçi bir ekonomi için sanayi ve işadamlarını dönüştürmek, bunların başında gelmeli. Küresel güç ve bölgesel lider olmaya başlayan Türkiye'nin daha verimli sanayiye olduğu kadar, küre kitabını daha iyi okuyabilen işadamlarına ihtiyacı var. Herkesin asıl işini bırakıp diğerine akıl vermesi, Şark'a has bir alışkanlık. Ama biz dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olacaksak, daha rekabetçi bir Türkiye için fikrimiz ve uzmanlıklarımız olmalı.
Örnek; Batı'da her çalışan 1 saatlik mesai karşılığı milli gelire 40 $ katarken Türkiye'de bu katkı hala 4 $ düzeyinde...
TÜSİAD'ın "5. Kuvvet" olarak, bunu dönüştürme beceri ve başarısını da alkışlamaya hazırım.