Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Üretemeyen çalışma

Dünya Bankası'nın Türkiye'deki iş piyasası ve verimlilik üzerine bir çalışması var. Sonuç; çok kötü.
Verim de yok ücret de düşük.
Küresel krizin yerel yansımasının da etkisiyle işsizlik, kayıtlı 3 milyon 750 bin, gayrı resmi 6 milyon seviyesinde...
İşin bir de kayıt dışı iş piyasası boyutu var.
Ve ortalıkta; istihdamı bir türlü arttıramayan yığınca tedbir, teşvik, söylem dolanıp duruyor.
Verimi düşük ülkede ücreti düşük işçi, güvensiz bir ortamda çalışırsa ne olur? Olan şu; İstihdam çağındaki nüfusun ancak % 46'sı çalışıyor, gerisi yatıyor.
Güvensizliğin bir yansıması da çalışanların % 52'sinin sosyal şemsiyenin dışında olması...
Emeklilik hakkını kazanacak iken çalışanı kovma, çalıştırdığını kaydettirmeme, primini ödememe konusu da işverenin kötü tutumu olarak raporda yer alıyor.
Yanlış bildirilmiş ücret, hiç bildirilmemiş işçi...
Ve bunların sonucunda hakim olamadığımız çalışma dünyası.
Kentleşmeyle birlikte kırsal alandakilerin ücretleriyle kentteki işçi arasında ücret uçurumları oluşmuş.
Aynı şey, kadınların kazançları için geçerli; kadınlar, her geçen yıl ücret bakımından erkeğin daha da gerisine düşüyor.
Son işgücü araştırmalarına göre uzun sureli işsizlik, her eğitim seviyesi için kadınlarda daha yaygın.
Tartışılan bir konudur; düşük ücret verimsizlik yaratır diyenler var.
Verimsiz yapılar da zaten düşük ücrete mâhkum eder tezini savunanlar da.
Ancak hangisi doğru olursa olsun, Türkiye, verimsizlikten çok çekti ve hâlâ da çekiyor. Dünya Bankası raporunda çalışma verimliliği bakımından Macaristan ve Polonya seviyelerindeyiz fakat Güney Kore, Portekiz ve İspanya'nın çok gerilerinde yer alıyoruz. Bu noktada bir başka istatistik hatırlıyorum. Ki bu daha anlamlı bence; Türkiye'de bir işçi, ortalama 1 saat çalışmanın ardından milli gelire 4 $ ilave ediyor. Bu rakam İskandinav ülkelerinde 40, Amerika'da 39, Avrupa'da 25'in üzerinde.
Temel sorun bu işte.
Çalışanın gayreti, milli gelire katkı sağlama noktasında, son derece verimsiz. Sorgulanması gereken, bu verimsiz yapılarda çalışanların emekleriyle fazla değer yaratamadığımızdır.
Türkiye'nin verimlilik sorunu vardır ve bunun tek sorumlusu işçi değildir. İşveren de devlet de bu verimsizliğin ortağıdır.
Değer yaratmayan iş süreçlerinde milli geliri artırmayan gayretler yüzünden ücretler de düşük oluyor, pasta büyümüyor, reel ekonomi gelişmiyor.
Değer yaratmayan iş süreçlerini gözden geçiren firmalarımıza bakıyoruz.. Burada hem verim artıyor hem kârlılık yükseliyor hem de işçiler daha çok kazanıyor.
Türkiye'nin bu anlamda verimlilik laboratuvarı olarak kullanacağı firmaları oluşmaya başladı. Başta kamu olmak üzere verimsiz pek çok yapının, bu kısır döngüyü kırması gerekiyor; "üretmeyen çalışma, üretken olmayan yapı, değer yaratmayan iş süreçleri." Küresel kriz sonrasındaki ekonomik canlanma sürecinde işsizliği sıfıra dahi indirsek Milli Gelir yeterince hızlı artmıyorsa, bu işte bir sakatlık vardır ve biz buna "verimsizlik" diyoruz zaten.
Verimi odaklamayan çalışma, ne Türkiye'ye ne de çalışanına kazandırıyor.
Kafasında verime dair vizyon, fikir ve yöntem taşımayan pek çok firma patronu hatırlıyorum. Bir türlü artmayan satışlar, genişlemeyen ciro ve yükselmeyen kârlılık karşısında yapabildikleri, çalışanlarını mesaide daha fazla tutmak ve hatta bayram, tatil günleri de işe gelmeye zorlamak.
Değer yaratmayan süreci sorgulamak ve iş yapma tarzını "verime odaklamak" yerine, kendisi dahil herkes, işyerinde bulunmanın, "iş için yeterli" olduğunu sanıyorlar.
Korkum, krizden şu veya bu şekilde çıkacağımız fakat içine düştüğümüz "verimsizlik kuyusundan" o kadar kolay çıkamayacağımız yönündedir.
Makro ekonomiye odaklanmış dikkatlerimiz, başkasının fert başına geliriyle çenesini yoradursun, kriz sonrası zıplayarak büyüme mucizesinin dinamiği "mikro ekonomik devrimleri" ıskalayabiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA