Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Bilgi yoğun cehalet

Nasıl yani? Hem bilgi hem cehalet; "aynı anda aynı yerde" var olabilir mi? Bal gibi olur! Bilgiyi fetişist bir coşkuyla "nicelik yönünden" değerlendirenler için, cehalet kavramına yeni tanım dahi getirebiliriz artık. Şöyle düşünelim: Bilgi ve iletişim teknolojilerini, cehaletin emrine verince ne olur?
Beklenen cehaletin bilgiyle yer değiştireceği yönünde. Fakat hayatın pratiğinde gördüğümüz şudur; Özellikle son 10 yılda "herkesin her yerde herkese ve her türlü bilgiye ulaştığı " ortamda, bilgi ile cehaleti yer değiştirmekten ziyade, cehaletin emrine teknolojiyi vermişiz. İlkelliğin emrindeki teknoloji de "daha bilgili cahilleri" oluşturmuş. Peki kim bunlar?
Öncelikle bilgisayarı, interneti yoğun kullananlar arasındaki "kopyala ve yapıştırcı" kesim... Bunlar için en doğru şey, "son okuduğu elektronik posta" veya "son gittiği konferansta izlediği sunum" oluyor. Kendisini, kurumunu ya da işletmesini, "bol ancak doğruluktan ve faydadan yoksun" bilgiyle, zarara uğratıyor.
Eskilerin "derya" dedikleri "münevver" tanımlamasının aksine, "1 cm derinliğinde okyanus" insan modeli doğuyor.
Bir başka kesim, bilgi kirlenmesiyle cehaletini besleyen tutum içinde. Bu kesimin "bilgili cahilleri", eskilerin "malumatfuruş" dedikleri davranışlar gösteriyor. Karar alma sürecini "bilgi yoğun" yapıya taşıma iddiasıyla, işine, işletmesine, kendisine ve hayata yarayacak olan bilgilerin altında eziliyor.
Diğer bir kesim, bilgiyi, ilkelliğinin emrine verenlerden oluşuyor. Mesela müşteri ilişkileri yönetimi modasına kapılıp, müşterisi için zaten hayırlı duygular beslemeyenler, "paramı cebinde taşıyan insan" olarak tanımladığı müşterisinin hayatını karartırken, teknolojinin üstün imkânlarından yararlanıyor.
Eskiden de "okumuş cehalet" tabiri vardı. Şimdi bu tabirin daha modern temsilcilerini bazen bir STK'nın başında, bazen bir kürsünün hoca kadrosunda bazen de bir şirketin tepesinde görebiliyorsunuz."Bu kadar cehalet ancak tahsille olur" dedirtecek tutum, bilginin "hangi amaca hizmet edeceğini bilmemekten" kaynaklanıyor.
Teknolojinin ve bilginin kendine has bir ideolojisi yoktur. Yaratıldığı amaca hizmet eder. Bilgiye çok yatırım yapan şirketlerde, fazla "bilgi israfı" olmasını, stratejik düşünce yoksunluğu ve bilgiye dair temel yaklaşım eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz.
Hele ki başkasının ürettiği bilgiyi "bire bir" kendi işinde kullanmaya kalktığımızda, "en iyi örnek" dahi, genelde işe yaramıyor.
Teknoloji, zihinsel tembelliğin yerini almıyor. Teknolojinin yaptığı sadece "üretilen nitelikli bilgiyi" daha kolay ve ucuza, "çalışan bilgi" haline getirmesidir. "Hayata geçirilmemiş her bilgi, doğru ile yanlış arasında bir yerde duruyor" ve eğer bilgi ile ne yapacağınızı bilmiyorsanız, cehaletinizi besliyor.
Hele ki ortada bilgiden çok bilgisizlik varsa, teknoloji de "bilgisizliği" örgütlüyor. Cehaletle mücadele edenlerin şimdi, "bilgi yoğun cahillerle" mücadele sorunu var artık. Üstelik bunu, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yoğun kullanımı sağlamış durumda.
İlkokuldan beri cevabını aradığımız temel soru hâlâ değişmedi; "Öğretmenim öğrendiğim bu bilgi, hayatta ne işime yarayacak?"
Sahi, teknoloji sayesinde öğrendiğimiz bu kadar "çok bilgi"nin, ne işe yarayacağına cevap bulmanın zamanı gelmedi mi!..

***
Yasal Uyarı : Tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi izin alınmadan kullanılamaz.

http://sabah.com.tr/gizlilik_bildirimi.html

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA