Kaynakların pahalı hale geldiği her ortamda, verimlilik arayışı kaçınılmaz oluyor.
Başlangıçta kaynakları iyi kullanma önceliğiyle yola çıkınca asıl fark yaratan adıma ulaşıyorsunuz;
Değer yaratmayan iş süreçlerini ortadan kaldırmak...
İş süreçlerini bir kez iyileştirmeye başlayınca, daha etkin ve yetkin hale geliyor, rekabet avantajınızı artırıyorsunuz.
Bu, akla yakın ve basit görünen adımlar, sanıldığı kadar kolay değildir . Özellikle karmaşık sistemlerde, birbiriyle etkileşim halinde çok sayıda alt sistem vardır ve bir şeyi bir kez yerinden oynatınca, bütünüyle ana sistemin etkilenmesi söz konusudur.
Bu da uzun zaman alan bir süreçtir.
Fakat elde edilecek kazanımlar (insan, zaman ve para) o kadar fazladır ki bu sabra ve uğraşa değiyor.
Özel sektör, bu sancıyı, rekabetin değişen koşulları yüzünden zaten uzun süredir hissediyor ve sistemler geliştiriyordu.
Yeni ekonomi de zaten, bilgi ve iletişim teknolojilerinin de yardımıyla, daha önce var olan " iş, ilişki ve iletişim " süreçleriyle, daha önce olmayan " bilgi süreçlerini " yeniden tanımlama anlamına geliyor.
Bir bakıma, her işi en iyi yapanlarla bir arada çalışmak, sizin için yüzde 90 hazır sistemlerden hizmet alıp, kendi ana işinizde en yetkin konuma geçebilecek zaman ve kaynak tasarrufu sağlamak...
Ordumuz, bilgi ve iletişim teknolojilerini, kendi süreçlerini verimli kılmak için en yoğun ve disiplinli kullanan kurumların başında geliyor. Mesela halen 75 bin kişilik yemeği özelleştirip özel sektöre 85 milyon dolarlık iş yaratan ordunun, birkaç yılda 400 bin kişilik yemek işini de aynı yöntemle özel sektöre ihale etmesi pekala mümkün.
Ordumuzun 850 bin kişilik mevcudunun yarısının yemeğini dış kaynak kullanarak sağlaması, 500 milyon dolarlık ek catering pazarı oluşturacak.
Bunun bir başka etkisi, ordumuzun, yüksek standart ve kalite arayışıyla, bu hizmeti sağlayacak olanları da disipline etmesidir.
Mesela kalite ve sürat kriterleri, bu sayede daha da iyileşecek.
Ordumuzun yaptığı ödemelerin bilgi ve belgeye dayanma zorunluluğuyla kayıt dışı ekonomi azalacak, vergi sistemi daha sağlıklı hale gelecek.
Askerliğimi hatırlıyorum. 4 aylık dönemde iki kez mutfak nöbetine kalmıştım ve iki kamyon dolusu sebze ile ancak bir karavana çıkarabildiğimizi hatırlıyorum. Soğan ve patatesleri soyma külfeti herkesin askerlik anısında kalan bir şeydir. Benim aklımda kalan ise bu kadar israfla bu kadar lezzetsiz yemeği nasıl yapabildiğimizdi.
Ancak şimdi anlayışlar değişti ve verimlilik, bir patates kabuğundan bir füze rampasına kadar her süreçte aranır oldu.
Bu uğraşların ben, sürdürülebilir olması halinde inanılmaz verimlilik sağlayacağına inanıyorum.
Bu da daha etkin ve yetkin ordu için asla küçümsenmeyecek bir adım olacaktır.
Zaman içinde değişen iş süreçleriyle baş edebilmek için ana işini unuttururcasına pek çok üzerine vazife olmayan şeye soyunan şirketler hatırlıyorum.
Çoğu, bir fincan süt için inek beslemek gibi algılanabilecek yığınca yeni süreç yarattılar.
Oysa stratejik düşünce bize, " en iyi yapabildiğin şeye odaklan " diyor.
Gerisini hizmet olarak "asıl işi bu olan ve bu işi en iyi yapandan al " diye devam ediyor.
Hele ki KOBİ'lerimizde, büyüme süreciyle birlikte, artan ihtiyaçlar karşısında ya büyüyorlar ya da şişiyorlar .
Yapabildiği en iyi şeye odaklanıp diğer zorunlu süreçleri dışarıdan satın alanlar büyüyor.
Her işi kendi yapmaya kalkıp, zaten karmaşıklaşan iş süreçlerine yenilerini ekleyenler ise şişiyorlar.
Ve bir kriz geliyor, bu şişliği alıyor firmayı yok ediyor.
Şimdi küresel finans krizinin yerel mikro neticelerini yaşadığımız bir döneme girdik.
Şimdi, firmaların krizle imtihanı söz konusu. Daha doğrusu şirketler, kurumlar ve hatta şahısların krizde verimlilikle imtihanını yaşayacağız.
Teknolojiye, yeniliğe olan yüksek iştahımızı biraz da yönetim teknolojilerine ve verime yoğunlaştırsak fena mı olur?