Krizi, "Nasılsa durdururuz" aymazlığıyla yöneten(!) Batılı dev kurumlar, müdahaleleri derinleştirerek sürdürüyor. Peş peşe tedbir açıklanıyor.
Bir müdahale paketi ile havanda su dövülüyor .
Ardından öteki paket ile havanda dövülen su elekle taşınıyor.
IMF gibi kurumlar aracılığıyla "Kriz 2009 ortalarına kadar sürecek"
açıklamalarıyla da beklenti oluşturuyorlar. Fakat sorun, IMF gibi kurumların artık "kullanım tarihi geçmiş antibiyotik misali" işe yaramadığıdır.
Küresel yeni kurumlar tasarlanması şart. Bunlar tasarlansa dahi bugünden yarına devreye girmesi beklenemez. Belli ki bu kriz, en erken " IMF'nin öngördüğü " 2009 Temmuz'unda dinebilecek. O zamana kadar "biz bu krizlere alışığız, bize bir şey olmaz" diyen bankalarımızın sapasağlam ayakta kalacağını söyleyebiliriz. O güne dek yerel seçimlere rağmen Bütçemizi denkleştirme gayretinde başarılı olabiliriz.
Dövizin dünkü histerik ateşini bir noktaya çekmiş de olabiliriz. Fakat tüm bunları başarsak dahi önümüzde duran en büyük sorun, "müşterisizlik" olacaktır.
Zira doları tam da "ihracatçının rüyasındaki noktaya taşıdık" derken, müşteriyi kaybettik. İhracatımızın üçte ikisini temsil eden müşterilerimiz krizdedir.
Şimdiden pek çok ülkedeki büyük müşterilerimiz "kirpi sendromu" ile kendi içine kapanmaya başladı.
Batı'daki durgunluk henüz "sipariş iptal dalgası" yaratmadı.
Umalım ki hiçbir zaman yaratmasın. Böyle bir dalgaya hazırlıklı olmak için ihracat odaklı sektörlerimizin "acil eylem planları" na ihtiyacı var. Bu acil eylem, en kolayından "Hükümet tarafından kurtarılma" olmamalı! Yıllardır şikayet ettiğimiz "katma değeri düşük mallardan çıkmak, yeni bir ihracat ürün yelpazesi yaratmak için bundan güzel "fırsat" olur mu? Müşterisi hasta iken kendisi kesin yatağa düşecek olanların, şimdiden bir şeyler yapması gerekiyor.
Şu ana kadar burun kıvırdığımız ülkelere açılmak, cesaret edemediğimiz ürün ve hizmetlere yönelmek şart olacak.
Stok, üretim, yatırım, borçlanma, iş süreçleri, mercek altına yatırılması gereken sorun alanlarını oluşturuyor.
Belki de en son düşünülmesi gereken "harcamaları kısmak" olmalıdır.
Sonuçta bizim harcamalarımız, komşu firmanın müşteri tanımıdır.
Müşterisizlik, ölümlerin en ızdıraplı olanıdır zira.