Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu, daha sağlıklı gıda tüketimi için bizden talep ediyor; Bilinçli tüketici ol ve ambalaja dikkat et!
Bunun karşılığında verdikleri; sağlığımızı koruma yönünde standart bir güvence duygusu. Tarım, Sağlık Bakanlıkları, TSE, bilim insanları ve Gıda Dernekleri Federasyonu bir araya gelerek bu komisyonu oluşturmuş.
Alanında dünyanın en tepe organizasyonu olan Codex Alimentarius'da ülkemizi ve çıkarlarımızı yine aynı komisyon temsil ediyor.
Peki ne yapar bu insanlar?
Eğer eliniz rafta bir gıda maddesine uzandığında, ambalajın üzerinde sayı numarasıyla bir izin ibaresi görürseniz, o gıdayı güvenle tüketebileceğiniz vaadine ulaşıyorsunuz.
Bunu da sağlayan Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu oluyor.
Komisyon; Tarım Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat PAKDİL, Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr . Nevzat ARTIK, Sağlık Bakanlığı, Müsteşar Yardımcısı Dr. Cihanser EREL, Temel Sağlık Hizmetleri'nden Dr. Hasan IRMAK, Prof. Dr. Tanju BESLER, TSE Temsilcisi Şenel KUYUCU ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Gıda Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Ersin TARANOĞLU'ndan oluşuyor.
Şimdiye kadar 100 binden fazla üretim izni verilmiş. Her biri uzman araştırmalarıyla oluşmuş izinler, gerçeğe uygunluk noktasında şu anda 4 bin 500 denetçi tarafından denetleniyor.
Neticede çoğundan haberdar olmasak dahi, gıdadaki riskler sebebiyle toplum sağlığının tehdide açık alanları oldukça fazla. Sadece son 1 yılda 13 bin brusella vakası rapor edildiği düşünülürse bu denetimlerin hayati boyutu daha net anlaşılabilir.
Sivil Toplum Temsilcisi eski bakan Ersin Taranoğlu ; kodeksin yalnızca tüketici için değil fakat aynı zamanda sanayi için de şart olduğuna vurgu yapıyor. Komisyon Başkanı Dr. Nihat Pakdil ise gıda üretim izni olmayan mamulleri almayarak bir yandan daha nitelikli bir sektör oluşumuna hizmet edileceği ve aynı zamanda tüketici sağlığında daha az risk taşınmış olacağını belirtiyor. Komisyon üyelerine " peki ya lezzet? " diye soruyorum.
Hijyen ve güven için lezzetten vaz mı geçmeliyiz?
Açıkçası ben gıdada güvenlik kadar lezzetin de baş tacı edileceği bir dönemi arzulayanlardanım.
Gıdaya güven pasaportu derken "lezzeti sınır dışı etmeyelim" derim.