Fed bu haftaki toplantısında para politikasını sıkılaştırmaya dönük şahin tutumunu iyice sertleştirdi. Fed, sıkılaşmaya yönelik üç ayrı adımı bu yıl içerisinde atmak istiyor: Tahvil alım programının tamamlanması, faiz artışı ve bilançoyu daraltmak
Yani Fed önce piyasalara tahvil üzerinden sunduğu ilave finansmanı keserek, daha sonra finans piyasalarını fonlarken kullandığı faizi artırarak ve en nihayetinde bilançosunu küçülterek para arzını sıkıştırmayı planlıyor. Tahvil alım programı mart başında sonlanacak. Bundan birkaç hafta önce 2022 için üç faiz artışı fiyatlanırken, artık Fed'in faizleri beş kez yükseltebileceği tahmini ajandalara not edilmeye başlandı. 9 trilyon dolara dayanan Fed bilançonun makaslanmasına yönelik takvim ise henüz net değil.
2021'in ilk yarısında oldukça güvercin bir tutum sergileyen ve enflasyonun geçici olacağına vurgu yapan Fed'i Muhammed El-Erian gibi piyasa kurtları bir süredir ciddi biçimde eleştiriyordu. Enflasyon son 40 yılın zirvesini görünce Fed kurmayları için bıçak kemiğe dayanmış olacak ki, artık şahin pençelerini göstermekten çekinmiyorlar.
FİNANSAL TÜRBÜLANS İHTİMALİ
Fed'in karşılaştığı açmaz büyük. Para politikasını gevşek bırakırsa, enflasyon daha da artabilir. Bununla birlikte, varlık balonu riski oluşabilir. Salgının başıyla kıyasladığımızda Amerikan borsalarında endeksler ikiye katlandı. Son haftalarda hafif bir düzeltme hareketi geldiyse de halen birçok şirketin piyasa değeri uçuk seviyelerde. Yatırımcılar Fed'in güvercin olacağına kanaat getirdikleri anda hisse senedi alımlarını artırabilirler. Bu senaryonun sonunda varlık balonunun patlamasıyla oluşan bir finansal türbülans görülebilir. Peki, Fed aşırı şahin davranırsa? Bu sefer de artan faiz ve daralan likidite neticesinde ekonomik aktivite soğuyabilir. IMF bu senaryoya dikkat çekerek Amerikan ekonomisinin 2022 büyüme tahminini yüzde 5.2'den yüzde 4'e çekti. Mevcut resimde para politikasını bir anda sıkılaştırmanın enflasyonu düşüreceğinin garantisi yok. Zira, enflasyonun kayda değer bir kısmı arz sorunlarıyla alakalı: Tedarik zincirinin bir türlü normale dönememesi, jeopolitik risklere ve soğuk havaya bağlı olarak artan enerji fiyatları vs. Bunlar, para politikasıyla çözülemeyecek problemler. Para politikası ekonomiden desteğini çekse de maliye politikası halen genişleyici yönde. Bu durum dezenflasyon sürecini geciktirebilir. Sonuçta, Fed ayarı tutturamazsa, aynı anda inatçı bir enflasyon ve düşen büyüme rakamlarıyla karşı karşıya kalabilir. Fed geçen yıl aşırı güvercin davranarak bir hata yapmıştı. O hatayı telafi ediyorum derken şimdi aşırı şahin bir tutum sergilerse, başka bir yanlış daha yapabilir. Gaz-fren dengesini iyi ayarlamak lazım.
ENFLASYON GÖRÜNÜMÜ
FED tartışmaları küresel ekonomiyi meşgul ederken, içeride Merkez Bankası'nın gündemi yılın ilk enflasyon raporuydu. Raporda 2022 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 11.8'den yüzde 23.2'ye yükseltildiğini gördük. Aradaki 11.4 puanlık revizenin 4.2 puanı TL cinsinden ithalat fiyatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. TL'deki değer kaybının yanı sıra enerji fiyatları ve küresel tedarik sorunları ithal malların fiyatını yukarı taşıyınca, enflasyon tahmininde büyük bir revizyon kaçınılmaz oldu. Haftaya açıklanacak ocak ayı enflasyonu, gidişata yönelik oldukça kritik bir veri olacak. TCMB'nin yaptığı Piyasa Katılımcıları Anketi'nde ocak için aylık enflasyon beklentisi yüzde 6.45 iken, AA Finans'ın Enflasyon Beklenti Anketi'ndeki beklenti yüzde 10.09. Bu beklentiler yıllık bazda enflasyonun yüzde 45'i görebileceğini ve hatta aşabileceğini söylüyor. Enflasyon Raporu'na baktığımızda, enflasyondaki düşüş sürecini tetiklemeye dönük olarak TCMB'nin en çok güvendiği unsurun 'Liralaşma' olduğunu söyleyebiliriz. Kur korumalı mevduat sayesinde dövizden TL'ye geçişte canlanma yaşanması, enflasyon ve finansal istikrar açısından TCMB'nin elini güçlendirir. Öte yandan enerji fiyatları, arz sorunları, bölgemizdeki jeopolitik meseleler ve eskisi kadar olmasa da Fed'in politikaları enflasyon görünümü ve kur için risk unsurları olarak not edilebilir.