Bazı ülkeler koronavirüs ile mücadelede belli bir mesafe kat etmeye başladılar. Buna Türkiye de dahil. Dolayısıyla, sosyal izolasyon önlemlerinin kademeli olarak nasıl azaltılabileceğine yönelik planlar yapılıyor. Normale dönüşe ekonominin de ihtiyacı var. Ancak, tam anlamıyla normale dönüşün henüz uzağındayız. Azaltılacak olsa da önlemlerin tamamen ortadan kalkması şu aşamada mümkün değil. Önümüzdeki haftalarda yeni bir normale doğru geçiş yapacağız.
Peki, ekonomik olarak bizi nasıl bir 'yeni normal' bekliyor? Üretimde bir vardiya sekiz saatten altıya inebilir. Yirmi masalı bir restoran sosyal mesafe kurallarını koruyarak beş masa ile hizmet verebilir. İç uçuşlarda bir koltuk boş bırakılacak şekilde düzenleme yapılabilir. Bazı başkentlere kısıtlı da olsa uluslararası uçuşlar başlayabilir. Oteller en azından ülke vatandaşlarına yönelik tatil olanakları sunabilir. Açık büfe ve havuz gibi ortak kullanım anlarının devre dışı kaldığı konaklama alternatifleri üzerinde çalışabilir. Hafta sonu sokağa çıkma yasakları belli bir süre daha devam edebilir.
İKİNCİ DALGA HESABA KATILACAK
Ülkeler virüsün sonbaharda olası bir ikinci dalga yapabileceğini hesaba katarak planlamalarını yapacaklar. İlk dalgadan çıkarılacak dersler, tedavi yöntemlerinde alınan mesafe ve sağlık sisteminde kapasite artışına yönelik çalışmalarla birlikte 'yeni normal'de ülkeler bir taraftan halk sağlığını korumaya bir taraftan da ekonomik aktiviteyi olabildiğince canlı tutmaya çalışacaklar.
SERMAYE ÇIKIŞI TERSİNE DÖNER Mİ?
VİRÜS belirsizliğinin yatırımcıları güvenli limanlara doğru kaydırması, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışlarına neden oluyor. Sadece mart ayında 83.3 milyar dolar sermaye çıkışı yaşanmıştı. Nisanda da özellikle borçlanma senetlerinde çıkışlar sürdü. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün tahminlerine göre, gelişmekte olan piyasalara yönelen sermaye akımları 2020'de bir önceki seneye kıyasla yüzde 53 oranında azalacak. TL de dahil olmak üzere birçok para birimini zorlayan bir durum.
Gelişmiş ülke merkez bankalarının bastıkları trilyonlarca dolarlık likiditenin henüz gelişmekte olan piyasalara bir faydası yok. Bu sefer, 2008'deki küresel kriz sonrasında olduğu kadar gelişmekte olan ülkelere hızlı bir para girişi olmayacak. O dönemde merkez bankaları parayı reel sektörle doğrudan buluşturmada sıkıntı yaşamıştı. Atıl likiditenin bir kısmı gelişmekte olan ülkelere kaymıştı. Şimdi ise merkez bankaları bankacılık sektörünü araya çok sokmadan parayı doğrudan yollarla reel sektöre akıtıyor. Basılan para reel sektör tarafından emiliyor. Geriye kalan likidite bu sefer az. Yine de belirsizlik seviyesi normale dönünce küresel likiditenin sınırlı da olsa bir kısmı gelişmekte olan ülkelere akacaktır. Ayrıca, gelişmiş ülke merkez bankalarının 2022'den önce faizleri arttırması çok mümkün gözükmüyor. Bu da Türkiye gibi ülkelerin cazibesini artırabilir. 2020'nin dördüncü çeyreğinden itibaren küresel finans koşulları gelişmekte olan ülkeler için iyileşebilir.
MERKEZ BANKALARININ YOĞUN MESAİSİ
FED ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) faizlerde değişiklik yapmadılar. Zaten gelişmiş ülkelerde sıfır hatta negatif olan faizleri daha da fazla düşürmenin piyasalar üzerinde pozitif bir etkisi kalmadı. Her iki merkez bankası da ilave finansal olanaklar için düğmeye bastılar. Fed Başkanı Powell ve ECB Başkanı Lagarde ekonomik toparlanmaya dair belirsizliklerin halen çok yüksek olduğunu vurguladılar. Virüsün etkilerinin hafif hissedildiği yılın birinci çeyreğinde bile Amerikan ekonomisinin yüzde 4.8 daralması, krizin boyutlarına dair ciddi bir sinyal.
Bizim merkez bankasının bu haftaki gündemi enflasyon raporuydu. TCMB, enflasyon beklentisini yüzde 8.2'den 7.4'e düşürdü. Talebin daralması ve petrol fiyatlarındaki düşüş enflasyon tahminin aşağıya çeken ana faktörler. TL'deki değer kaybı ve yükselen birim maliyetlerin enflasyonu arttırıcı yöndeki etkisinin sınırlı olması bekleniyor. Yılın ikinci yarısında ekonomik aktivitede iyileşme yaşanacaktır. Türkiye, Avrupa ülkelerinden daha hızlı toparlanabilir. Ancak, bunun için bile zamana ihtiyaç var. Bir anda eski seviyelere dönüşü beklememek lazım. TCMB yeni tahminlerinde çıktı açığının eski tahmin seviyesine geri dönmesinin 1.5 yıl alabileceğini öngörüyor.