Suriye'de yeni yönetim başarılı olursa, yeni bir model ortaya çıkar. Arap ayaklanmaları sonrası birçok ülkede iktidarlar değişti. Bazılarında bu değişim, suhuletle olmasına rağmen yine de sürdürülemedi. İktidarın değiştiği her ülkenin kendine özgü şartları vardı. Örneğin Mısır'da devletin kurumsal yapısı güçlü iken, Libya'da devlet adına doğru düzgün bir kurum bile yoktu. Tunus, geçiş süreci açısından daha dikkatli davranarak, kapsayıcı bir yönetim inşa etmeye çalışmasına rağmen, buradan da başarılı bir model çıkarılamadı.
Bugün Suriye'de yeni yönetimin başarılı olmasını isteyenler olduğu gibi -bazı bölge ülkeleri başta olmak üzere- birçok rejim başarısız olmasını kendi çıkarına daha uygun görecektir. Suriye'nin yeni yönetiminin başarısını bölge halkları isteyebilir. Bu konuda, Esad rejiminin devrilmesini memnuniyetle karşılayanlar çoğunluktadır. Bu başarıyı istemek, sırf insani bakış açısının bir yansıması da olabilir. Yani siyasi saiklerle böyle düşünmeleri gerekmiyor.
Ancak aynı bakış açısı bazı rejimler düzeyinde geçerli değildir. Çünkü demokratik, adil, kapsayıcı, güvenli ve istikrarını sağlamış bir yeni Suriye'nin, bölgedeki bazı rejimler için anlamı farklı olacaktır. Burada başarılı olan modeli, kendilerinin geleceği açısından tehdit görebilirler. Diğer taraftan, siyasal endişelerin ötesinde, bazı ülkeler istikrarsız ve güçsüz bir Suriye'nin kendi çıkarları için daha uygun olacağını düşünecektir.
Aslında bunlar, bilinmeyen şeyler değildir. Yeni Suriye yönetiminin de bu durumun farkında olduğu anlaşılıyor. 13 yıl iç savaşın sürdüğü, bölge ve bölge dışı aktörlerin bu savaşın içinde yer aldığı, dini ve etnik olarak farklı yapıların gelecek perspektiflerini ortaklaştırmanın zor olduğu bir denklemde, demokratik ve istikrarlı bir yapının bugünden yarına inşa edilmesi zordur. Suriye'nin geleceğinde Türkiye her bakımdan "istisnai" bir konumdadır. Suriye halkının ve yeni yönetimlerin her anlamda başarılı olmasına katkı vermektedir. Bunu sadece kendi çıkarı böyle olduğu için değil, hem Suriye halkının hem de bölge halklarının da geleceği açısından istemektedir.
Suriye'nin geleceği ile ilgili Türkiye'nin mevcut pozisyonuna bakıldığında "çok dikkatli" bir politika izlediğini görmek gerekir. Diplomatik ve sahada kolaylaştırıcılık bağlamında rolünün olduğunu ifade ederken, başarının ise "Suriye halkının" olduğunu özellikle vurgulama ihtiyacı hissediyor. Hem bugün hem de gelecek için dikkatli bir dil kullanması, Türkiye'nin bu süreçte "kilit ülke" olduğu gerçeğini değiştirmez. Suriye halkının başarısında, Türkiye'nin hem Suriye tarafında sivillerin korunmasına yönelik, sahada ve diplomaside gösterdiği çaba ve hem de kendi ülkesindeki sığınmacılara ev sahipliği yapmasının başat bir rolü var. Bu konuda zaten tüm dünya Türkiye'nin hakkını teslim ediyor. En son, seçilmiş başkan Trump'ın "Suriye'nin anahtarı Türkiye" açıklamasını bu zaviyeden okumak gerekir.
Suriye başarmak zorundadır. Sürecin hiç de kolay olmayacağının bilinmesi ve buna göre hareket edilmesi geleceğe iyimser bakışı güçlendiriyor. Suriye'nin yeni gerçekliğinde hassas bir süreç yönetimine tüm yönleriyle ihtiyaç var.