Selülitle savaşmak için neler yemelisiniz? Öncelikle selülite yol açan hücre ve bağdokunuza verilen hasarı önleyebilirsiniz. İçsel ya da çevresel kaynaklı hasarın dokularımıza verdiği en yıkıcı zararlardan biri, serbest radikal oluşumudur. Serbest radikaller, vücudunuzda hasar zincir reaksiyonu oluşturan saldırgan hücrelerdir. Hasarlar vücuda güneş ışığı ve kirlilik gibi birçok şekilde saldırabilir. Aslında vücudun nefes almak gibi doğal işleyişindeki birçok fonksiyonun yan ürünü serbest radikaldir. Selülit oluşumuna neden olan hasarı engellemek istiyorsak serbest radikalleri etkisiz hale getirmemiz gerekir. Serbest radikalleri nasıl etkisiz hale getirebiliriz?
Antioksidanlar: Gençlik Pınarı
Antioksidanlar sağlık dünyasında özel bir konu başlığı olma özelliklerini yıllardır sürdürmektedir. Antioksidanlar doğada bulunan ve vücudu hasara karşı koruyan çok çeşitli maddelerdir.
Vücut serbest radikalleri ve onları savunmasız bırakacak antioksidanları doğal olarak üretir. Bu yolla oksidatif stresi kontrol altında tutar.
Ancak dış etkenlerden dolayı serbest radikal miktarı arttığında vücudumuz bununla başa çıkmaya yetecek miktarda antioksidan üretemez.
Selüliti dengede tutma savaşı sistemimizdeki serbest radikallerin sayısının artması ile suya düşer. Dengeyi yeniden sağlamak için gıda veya takviye formundaki antioksidanları dışarıdan almamız gerekir. Antioksidanların cildin derindeki katmanlarına kadar nüfuz etmesini sağlayan bilimsel gelişmeler, serbest radikal savaşçılarının kremler ile cilt tarafından kolayca emilmesini sağlamıştır. Bu şekilde cildimizde ilk tehlike belirtisi görüldüğünde kullanılmak üzere koruma rezervi oluşturulmuş olur.
Hazırda Bulunan Antioksidan Kaynakları:
C vitamini: Turunçgiller, goji meyvesi
E vitamini: Buğday ekmekleri, kepek, yemişler
A vitamini: (Beta-karoten) Havuç, portakal, diğer sarı meyveler ve sebzeler
Polyphenol: Yeşil çay, kırmızı ve mor üzümler, nar Yiyecek ve gıda takviyelerinde sayısız antioksidanın varlığından söz edilebilir.
Hepsini bir arada almanız gerekmez, ancak vücudunuza yeterli miktarı aldığınızdan emin olmalısınız. Her biri vücudun farklı bir bölgesinde etkili olan çok çeşit antioksidan vardır. Vücudunuzu her zaman tüm zamanların en etkili anti-aging mucizeleri ile donatılmış tutmak en büyük amacınız olmalıdır. En iyi kaynak çiğ meyve ve sebzelerdir
NAR
Doğadaki en potansiyel polifenol kaynağıdır. Polifenoller özellikle ciltte işlev gösteren antioksidan familyasıdır. Narda bol miktarda bulunan ellagic asit en önemli polifenoldür.
Ciltteki inanılmaz antioksidan etkisi ile ellagic asit, serbest radikal hasarı ile meydana gelen selülitlere karşı savaşta önemli bir müttefiktir. Bu meyvenin ellagic asit içeriği bakımından faydalarını elde edebilmek için direkt kaynağa ulaşmanız gerekiyor. Nar ve nar suyu vücudunuzu korumanın lezzetli yoludur.
C VİTAMİNİ VE ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ ÖZÜ
Ciltteki (ve aynı konuda tüm vücuttaki) olağanüstü antioksidan etkilerinin yanı sıra üzüm çekirdeği özü ve C vitamini; kolajenaz ve elastaz olarak bilinen ve bağdokudaki kolajen ve elastini parçalayan maddeleri ortadan kaldırır. Yani direkt olarak sarkmış, kırışık ve selülitli bir cilde yol açan hasara engel olan antioksidanlar bunlardır. Bu antioksidanlar iki yönlü -biri serbest radikallere, diğeri bağdoku parçalanmasına karşı- bir savaş içerisindedir.
GOJİ MEYVESİ
Goji meyvesi, çukurları yok etmekte oldukça etkilidir. İçeriğindeki besleyici maddelerin selülitten kurtulmada en etkili etkenleri içerdiği görülür. Sadece bununla kalmaz, genel sağlığa olan katkıları da gerçekten inanılmazdır. Her gün goji meyvesi tüketilen köylerde 100 yaşına kadar yaşamanın anormal bir durum olmadığı kayıtlara geçmiştir.
Antioksidan faydaları bakımından portakala kıyasla 500 kat fazla C vitamini, havuca kıyasla neredeyse 500 kat fazla beta karoten içerdiği tespit edilmiştir. 18 tür amino asit, 21 eser minerali ve B1, B2 ve B6 vitaminleri içerir. Tatlı ve meyveli içecek karışımlarına karıştırmanızı, salata, yağsız yoğurt, soya yoğurdu ve tam buğday gevreği üzerine serpiştirmenizi veya meyveyi tek başına yemenizi öneririm.
SELÜLİTİNİZ HANGİ AŞAMADA?
Selülitleriniz olduğu halde onları fark edemiyor olabilirsiniz. Selülitin ilk oluşumu sizin göremeyeceğiniz dermis tabakasında meydana gelir. Daha sonra ise selülit epidermise doğru çıkar.
Dolayısıyla görünürde bir pürüz olmamasına rağmen, vücudunuzda selülit oluşmaya başlamış olabilir. Tedaviye ve onarıma ise erkenden, selülitler görünür hale gelmeden başlamak gerekir.
1. AŞAMA
Selülit oluşumundaki başlangıç hareketleri dermis tabakasında meydana geldiği için görünür değildir. Dermisin kalite kaybı selülit oluşumunun ilk safhasını meydana getirir. Etkilenen bölgelerdeki damarlar parçalanmaya başlar, bu durum da dermisteki kılcal damar ağlarının kaybıyla sonuçlanır. Kalite kaybı devam ettikçe, cilt ihtiyaç duyduğu besinlerin tümünü almaya devam edemez; bu da, dermis ve epidermisin daha da fazla bozulmasına neden olur. Su, hasar görmüş damarlardan dışarı sızmaya başlar ve atık su şeklinde dokular arasında birikir. Yağ hücreleri kendi büyüklüklerinin iki-üç katına genleşir ve bir araya toplanmaya başlar. Bu aşamada epidermis hâlâ sağlıklıdır ve selülite dair güçlü bir belirtiye rastlanmaz.
2. AŞAMA
İkinci aşamada dermisin kalite kaybı ileri boyuttadır. Bazı bölgelerde hâlâ kan akımının varlığından söz edilebilirken komşu bazı bölgelerde kan akım hızında yüksek oranda düşme gözlenir. Yağ hücreleri daha da çok şişmiştir ve aşırı güçsüz bir hal alan dermisten dışarı ve yukarı doğru itilmeye başlar. Bu durum kan akımını da kötü yönde etkiler çünkü şişkin yağ birikintileri damarları da sıkıştırmaya başlamıştır. Bu da besinlerin cilde ulaşmasını engelleyerek cildin güçsüzleşmesine neden olur.
3. AŞAMA
Bu aşamada damarların kalite kaybı cilt dokularının metabolizmasını etkilemeye başlar. Damarlardaki besin kaybı vücudun protein üretme ve kendini onarma kabiliyetini azaltır ve dermisin incelmesine sebep olur. Ciltteki yağ hücrelerinin çevresinde septum adı verilen sert birikintiler oluşmaya başlar. Cildi sıkıştırmasanız dahi portakal kabuğu görünümü meydana gelir.
4. AŞAMA
Selülitin bu son aşamasında dermis bölgesindeki çıkıntıları kolaylıkla görebilirsiniz. Yağ öbekleri sert protein katmanları ile çevrelenmiştir. Selülite maruz kalan bölgeleri çimdiklediğinizde sert nodüllere rastlayabilirsiniz. Bu aşamada selülite eşlik eden cildin hem yüzey, hem de deri altı katmanlarındaki sıkılık kaybı da göze çarpar. Selülitin bu aşaması ağrılı olabilir. Özellikle uzun süre ayakta durulduğunda bacaklardaki su birikimi maksimum seviyeye ulaşır.