Yerel seçim sonuçlarının, ülke içinde ve dışında pek çok aktörü, hatta faktörü hareketlendirdiği anlaşılıyor. Şu anki sürecin CHP'nin içine dönük yönleri olduğu gibi AK Parti'yi ilgilendiren boyutları da söz konusu. Bu sonuca nereden varıyoruz? "Siyasette yumuşama veya iklim değişikliği" başlığı altında gelişen üst düzey temas trafiğinden cesaret alan kimi aktörlerin, bu yeni dönemin içini doldurma veya istikamet verme gayretinden!..
Öncelikle bir hususun altını çizelim.
Devleti yönetenler ile yönetmeye talip olan siyasi şahsiyetlerin memleket meselelerini doğrudan konuşmasında sayısız fayda var. Nitekim toplumun geneli, son gelişmeleri ilgi ve dikkatle izliyor, destek de veriyor. Yani, ortada "taktik bir süreç" yok. Ama farklı saiklerle hareket ederek bu fırsattan istifade etmek isteyenler var. Gri alanda duranlar olsa da bu özellikli dönemin kısa sürmesi istenmediği gibi taraflar da oyunbozan durumuna düşmekten kaçınıyor.
Şimdi asıl meramımıza gelelim...
Ankara'nın nabzını tuttuğumuzda, iki ayrı ekolün perde gerisindeki bilek güreşinin giderek ön plana çıktığı kanısına varıyoruz!
Dünyaya, Türkiye merkezli ve milli politikalar ekseninde bakanlar ile küreselci veya küresel yapılara eklemlenmiş şekilde yol almayı önceleyenler arasındaki hatlar keskinleşiyor. Tam da bu nedenle CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in siyasal konumlanma biçimi ve arayışı karşısında, kestirmeden mesafe kat etmek isteyen alternatif isimlerin farkı fark ediliyor. Örneğin Özel... Yurt dışında, milli konularda Türkiye partisi gibi davranmaktan, yurt içinde ise ana muhalefet partisi gibi keskin tutum takınmaktan bahsediyor.
Hal böyle iken... CHP'nin forvet oyuncuları içinde gösterilen bir belediye başkanı ise... Üç yıl önce gerçekleştirdiği Yunanistan ziyareti ile Rum lobisine gönderdiği mesajı bugünlerde tazeliyor. Yakın zamanda "Hamas'ı terör örgütü" olarak yaftalayıp, Yahudi lobisine selam çakıyor. Derken Paris'te "Ermeni ve Kürt lobilerinin etkili figürleriyle" istişarelerde bulunuyor. Rum, Yahudi, Ermeni, Kürt... Bu kartları sistematik olarak kullanan küresel güçler ve bölgesel planları hesaba katıldığında, Türkiye için düşündürücü bir tablo karşımıza çıkıyor. Siz, dilerseniz bu portrenin içinde AB'yi de yerleştirebilirsiniz. Bugün Ankara'da kutlanacak Avrupa Günü için, 7 Mayıs'ta İstanbul'da Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle alternatif program düzenlenmesini de analizinize katabilirsiniz.
CHP içi dengeler veya siyasal kariyer planlaması yapanlar bakımından ibretlik sayılabilecek pozisyonların, AK Parti'ye tesir etmek isteyenler ya da taraftarları bakımından da bizce hassasiyet arz eden boyutları, izdüşümleri de tartışma konusu...
Türkiye'ye dönük küresel sermaye akışının ön şartını, güncel siyasi yumuşama hamlelerini alelacele Kavala, Demirtaş, Atalay dosyalarına bağlamaya çabalayanları, sivil ve demokratik anayasa iradesini ertelenmiş ajandaları için manivelaya dönüştürmeyi hedefleyenleri göz ardı edemeyiz.
Benim anladığım...
Sn. Cumhurbaşkanı, partideki strateji ekibi yanında, farklı konularda, farklı uzmanlık alanlarında kapsamlı çalışmalar yaptırıyor. Kanımca bu hazırlıkları sadece seçim sonuçlarına indirgemiyor. Kendisine değişik kanallardan anlatılanları dinliyor. Kimlerin, hangi nedenle, hangi hasbilikle kimlerin de kamufle hesaplarla değerlendirme yaptığını tasnif ediyor. Zamana yayılmış gibi görünen değişim sürecini -anlayanlar içindaha bugünden yönetmeye başladığını, partide ve siyasette rafinaj hatta yeniden yapılanma adına ciddi kararları olgunlaştırdığını hissettiriyor!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Okan Müderrisoğlu | Siyasi iklim değişikliğinin arka plan oyuncuları!