Girdiği her yere kan ve gözyaşı getirdi. Karanlık projelerin icracısı oldu. Afganistan, Irak, Suriye... Asla huzur ve istikrar bulamadı. İlginçtir, yarattığı problemlerin doğrudan etkilediği ülke ise Türkiye oldu.
Evet, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'ndan (CENTCOM) söz ediyorum.
CENTCOM Komutanı General Michael Erik Kurilla yakın zamanda Washington'da Senato'nun Silahlı Hizmetler Komitesi'nde bir konuşma yaptı. Ve "Ortadoğu, son 50 yılın en istikrarsız güvenlik meseleleriyle karşı karşıya" dedi. Yetmedi, "Kriz ve rekabetin bir araya gelmesinin bölgesel çatışmayı tetikleyebileceği" uyarısında bulundu. Bizatihi CENTCOM'un varlığının ve takip ettiği güvenlik politikalarının Ortadoğu'daki krizlerin odağında yer aldığını ise itiraf etmedi.
Unutmayalım... O Kurilla ve komuta ettiği kuvvetleri, Türkiye'nin başına belâ edilen PKK-YPG'nin birinci derecede hamisi konumunda!
Biliyorsunuz... Türk-Amerikan ilişkilerinin en sorunlu bölümünü, ABD'nin terör örgütü PYD-PKK'ya verdiği destek oluşturuyor. Silah ve mühimmat sevkiyatı başlı başına mesele iken CENTCOM, YPG'yi teknoloji ile donatmayı da sürdürüyor. Ki Amerikalıların verdiği eğitim ve sağladığı imkânlarla PKK-YPG'li teröristler, kamikaze drone geliştirip Türkiye'ye ait İHA ve SİHA'lara saldırı düzenleyebiliyor!
Şimdi bu bahsi açmamın nedeni şu...
Türkiye ile Irak arasında Stratejik Güvenlik Mekanizması kuruldu. Terörle mücadele noktasında kritik önemdeki bu mekanizma sayesinde Irak Merkezi Hükümeti ilk kez PKK'yı yasaklı örgütler listesine aldı. Ama elbette terör örgütü olarak ilan etmesi gerekli. Ancak bu ilk adımlar bile, çelme takmak üzere, İran ve ABD tarafından yakın izlemeye alınmış durumda.
Irak'taki, İran hâkimiyeti dikkate alındığında, Azerbaycan'ın Karabağ Zaferi'nin bölgesel sonuçları hesaba katıldığında, Zengezur Koridoru'nun açılmasının Asya'ya dönük ticari çarpan etkisi düşünüldüğünde ve nihayet Azerbaycan-İsrail ilişkilerinin geldiği seviye göz önünde bulundurulduğunda oldukça hayati gelişmelerin bizleri beklediği muhakkak. Bu tabloya bir de Basra'dan Ovaköy'e kadar uzanan Kalkınma Yolu Projesi'nin dünya ticaretinde oyun değiştirici rolünü de eklediğinizde büyük fırsatlar kadar büyük tehditlerle dolu günlere hazırlıklı olmak gerekiyor!
Bütün bu stratejik dosyaların CENTCOM'la ilgisine tekrar dönecek olursak...
ABD derin devleti artık Başkanlık Seçimlerine kilitlenmiş durumda. Adeta 2. Trump Döneminde ne yapacaklarını düşünüyorlar. Örneğin Trump giderayak, Suriye'den çekilme kararı almış ama CENTCOM gerek DEAŞ'la mücadele gerekse petrol bölgelerinin kontrolü gerekçesiyle Başkan'ın direktifine ayak sürümüştü. Bugün Biden yönetiminin, Beyaz Saray, Dışişleri hatta CIA ayağı Suriye'den çekilmeyi kendi içinde tartışırken Pentagon ve CENTCOM yine direnç gösteriyor. Askeri kanat önceki senaryolarının yanına Suriye'de kalmayı ve PYD-YPG ile iş tutmayı, İran ve Rusya'ya karşı dengeleyici gücü koruma olarak izaha çalışıyor!
Şurası açık gerçek ki...
Trump'ın tekrar Başkan seçilmesi Rusya, Ukrayna, AB, Gazze, İsrail, Suriye, Irak ve Çin bağlamında yapısal değişimleri tetikleyecek.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nı bitirecek müzakere masası kurulması Türkiye'nin lehine olacak. Irak ve Suriye'den çekiliş başlaması Türkiye'ye askeri açıdan görece avantaj kazandırsa da ABD'nin yerine ikame olmayı gerektirecek zorlu formüller de masaya gelecek. İsrail'de (eğer ayakta kalırsa) maalesef Netanyahu ve soykırım politikası ivmelenecek. Çin'in üzerinde kurulacak baskı ise küresel ticareti, enerji fiyatlarını olumsuz etkileyecek ve dünya savunma harcamalarına yüklenecek, büyüme eğilimi aşağı yönlü seyir izleyecek. Bu durumun, düzensiz göçle ve asimetrik tehdit unsurları ile birleşme ihtimali de dikkate alındığında Türkiye'nin güçlü, istikrarı ve kararlı olmasının önemi daha iyi anlaşılıyor.