Sürpriz miydi? Kimilerine göre öyle... Aslında beklenen bir gelişme idi. Şaşırtıcı olması, tamamen "ani gelişmesinden!" kaynaklandı. Doğru tahmin ettiniz. Başak Demirtaş'tan bahsediyorum. Daha doğrusu, DEM Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olabileceğine ilişkin beyanatına dikkati çekiyor ve arka planına inmeye çalışıyorum.
Konunun; Edirne Cezaevi'ndeki Selahattin Demirtaş'a yüklenen siyasi misyon, Kandil baronları ve Ankara'da pazarlıkla görevli eş başkanlarla ilgisi söz konusu. Elbette, olası sonuçları itibariyle CHP'yi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kariyerini ve seçim kampanyalarının şekillenmekte olan argümanlarını etkileyecek boyutları da var!
Şunu peşinen söyleyebiliriz ki... Demirtaş, vekâleten ve emaneten de olsa aktif siyasi kulvara girmeyi yeniden önemsemiş görünüyor. Hatta "Ne Kandil, ne Devlet, yeni siyaset!" tarzı bir arayışta olduğu izlenimi veriyor. Bunun motivasyonunu da Haziran 2015 seçimlerinde alınan sonucu artık kendisine mal etmekte buluyor. Tabanda, bilhassa gençlerde karşılığı olduğunu düşünüyor.
Tabii ki güvendiği dağlara kar yağması da bu analiz biçiminde hatırı sayılır yer tutuyor. Nedir o? Esasen birden fazla faktördür. *AİHM ve AB lobisi üzerinden tahliye olma beklentisinin kısa sürede karşılanmayacağı çok net görüyor. * Çözüm sürecini sabote eden, kan döken, bölgesel etnik kalkışmaya dönüşen 6-8 Ekim olaylarını, devlet aklının affetmediğini anlıyor. * Bir adım ileri giderek, partisinin de kendisine, sözde sahip çıktığını ama özde bir şey yapmadığını acı biçimde tecrübe ediyor. Hal böyle olduğu içindir ki... Son görüşmesinden sonra eşi Başak Demirtaş, bir siyasi aktör olarak sahne alabileceğini açıklıyor. Kandil, eskimiş kimliğiyle kanlı yılların sözde hasılatını toplamak isterken, Selahattin Demirtaş'ı da konjonktürün fırsatçısı gibi nitelemeyi sürdürüyor. Kandil uzantılı, DEM eş başkanları ise tanımlı dar alanda malûm rollerini oynuyor. CHP ile müzakere yürütüyor. Meseleyi, belediye başkanlıklarına indirgemiş algısı yaratsalar da orta-uzun vadeli asli ajandalarını hep kolluyorlar. Bir yandan İstanbul'da 3 ilçeyi, büyükşehirde başkan yardımcılığını ve muhtelif genel müdürlükleri hedeflerken diğer yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den "İmralı ve tecrit" söylemine ortak olmasını isteyebiliyorlar.
Gelinen aşamada...
İstanbul'da DEM seçmeni bazında yapılan saha araştırmaları seçime müstakil girme eğilimine işaret ediyor. Başak Demirtaş ismi ise "cazip ve oyları konsolide edecek" seçeneğe dönüşüyor. Bu hesabı yapanlar, ülke genelinde ulaşılacak sonuca göre, yine yeni bir dönemin kapısının aralanacağına yatırım yapıyor! Lakin Kandil-Süleymaniye-İran-ABD ekseninde iç içe geçmiş çoklu bölgesel planlar canlı dururken, Leyla Zana ve benzeri nostaljik aktörler bile halâ özeleştiri vermemişken, Demirtaş'ın sicili de temize çekilmemişken farklı ve iddialı beklentilere girmek, aşırı iyimserlik oluyor!
Şurası bir gerçek ki...
Başak Demirtaş, DEM'in İstanbul adayı olursa, Özgür Özel özgürleşirken, Ekrem İmamoğlu'nun seçim kazanma umudu ipotek altına girecek. Özel, terörle arasına mesafe koymayan DEM Parti ile siyasi flörtün yükünden kurtulurken İmamoğlu, Kürt kökenli seçmenin desteğini kaybetme riskiyle baş başa kalacak.
Siyasette 24 saat dahi uzun olduğu için köprünün altından çok sular akar. Bugünün sıcak ve heyecanlı senaryosu yarın başka bir noktaya evrilir. Önemli olan, muhalefet siyasetinin hesap ve işlemlerindeki alt kalemlerin kamuoyunca fark edilmesidir...