Siz, bu satırları okurken bizler, Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın uluslararası uzay istasyonuna yapacağı tarihi yolculuğa tanıklık edeceğiz.
"Bedenimiz Amerika'da, beynimiz Türkiye'de" modundayız aslında. Şehitlerimizin acısı bir yanda... Ülkemize karşı sürdürülen yıpratma savaşına karşı verilen büyük mücadele diğer yanda!
Tam anlamıyla "zıtlıklar dünyasında" yaşıyoruz. Önce, 97. kuruluş yıldönümünde MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın o vurgusunu hatırlıyoruz:
"İmam Gazali'nin bin yıl önce formüle ettiği ilke bugün de geçerli. 'Haddini aşan, zıddına döner!' Doğal sınırları aşarak başkalarının hakkına tecavüz eden her güç, aktör ve politika, kendi sonunu hazırlamaya başlamış demektir."
Bugün Türkiye'mizin karşı karşıya kaldığı sınama, Kalın'ın da işaret ettiği gibi, gücün ve güçlünün tüm kural ve kurumları kendi lehine eğip büktüğü bir dünyada barış ve adalet arayışını yüksek sesle dile getirmesiyle doğrudan ilgili...
Ve önümüzde bir kitap... Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un kaleme aldığı "Bölünmüş Dünya." Zıtlıklara dayalı yetiştirilme biçimine, zıtlık ve ötekileştirmeye odaklı müesses nizama karşı bir sorgulama adeta...
***
Bu kapsamlı ve farklı başlıklara değinen girişten sonra gelelim, çok boyutlu tehdit ortamında Türkiye'nin egemenliğini ve bağımsızlığını korumanın hayati unsurlarına. Sn. Kalın bunu, "Kendi kendine yeterlilik ve caydırıcılık" olarak açıkladı. Esasen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "yerli ve milli" diye vurguladığı, pek çoklarının burun kıvırdığı bu duruşun, bugün ve gelecek adına taşıdığı değer artık daha iyi anlaşılıyor. Nitekim kendine yeterlilik ilkesi "savunma, taarruz, teknik istihbarat ve endüstriyel teknolojilerin yanı sıra siber güvenlik, biyolojik güvenlik ve çeşitlilik, enerji güvenliği, gıda güvenliği, ekolojik güvenlik ve ekonomik güvenlik" gibi temel alanlarda da kritik önemini koruyor.