32 yıl öncesi... Şişli'deki Hür Han'ın en üst katındaki sınıftayız. Erol Simavi Özel İletişim ve Eğitim Merkezi... Bizim Turkuvaz Medya'nın "MT Programının" bir benzerini uyguluyor. Marka üniversitelerin, çeşitli bölümlerinde eğitim görmüş yetenekli gençler. Her biri yazılı ve sözlü sınavdan geçmiş gazeteci adayları. Devrinin devrimci modeline inananlar az sayıda. Biri var ki istisna... Rahmetli Hasan Yılmaer hem teorik hem de pratik eğitim almamız için çabalıyor. Nur içinde yatsın. Bizleri, mesleğin yıldız isimleri ile bir araya getiriyor. Tecrübe paylaşımı ve gelecek yolculuğu için eşsiz fırsatlar buluyoruz.
O günkü ismi merakla bekliyoruz. İlgi çekici fikirleri, yenilikçi yaklaşımları, iddialı çıkışları ile tanınan ünlü bir gazeteci. Beklediğimizin aksine, babacan bir şekilde dersliğe girdi. Hepimize iyi dileklerini iletti. Ve tahtaya iki harf yazdı:
"MM"
Nedir diye sordu?
Kendisi Mülkiye'li ya. Ben de Mülkiye'yi derece ile bitirmişim. Esprili bir dille hemen cevabı patlattım:
"Mekteb-i Mülkiye!"
Haliyle tebessüm etti. "Onun yeri ayrı" dedi ve gazeteciliğe dair ilk formülünü verdi:
"Mantık ve Merak!"
Sonra ekledi. Geniş bir çevre, uzun bir telefon rehberi, güvenilir ilişkiler, sabırlı, dirençli, mücadeleci yolculuğa hazırlık.
Merhum Hıncal Uluç'tan, daha 1990 yılının ilk aylarında dinlediğimiz gazeteci profili beni ve arkadaşlarımı öylesine etkilemişti ki... Yıllar sonra yanımıza gelen genç arkadaşlara bizler de "Hıncal Uluç Reçetesi"ni hep aktardık.
Her ölüm bana, Musa Eroğlu'nun "Yolun sonu görünüyor " türküsünü hatırlatır. Öğrendim ki bu türkünün sözleri Fatsa'dan Dursun Ali Akınet'e aitmiş. Geçimini şoförlükle sağlayan Dursun Ali'nin 85 yaşındaki annesi hastalanır. Alır annesini, Ankara Hacettepe Hastanesi'ne götürür. Bir dizi tetkik istenir. Dursun Ali tahlillerin neticesini almak için çıkacağı sırada annesi seslenir:
"Oğlum nereye?" Dursun Ali, "Tahlilleri almaya gidiyorum" demeye kalmadan, annesi Dursun Ali'nin elini tutar ve der ki:
"Gerek yok oğlum. Yolun sonu görünüyor!"
Dursun Ali çok üzülür, "Anneciğim, maşallah çok iyisin" der. Ve tahlilleri alıp odaya döndüğünde bir de bakar ki annesi hayata gözlerini yummuş!
Sonra, annesinin cenazesini alır ve Fatsa yolunda, cenaze arabasında yüreklerimize işleyen o sözleri yazar:
"...
Geçtim dünya üzerinden. Ömür bir nefes derinden. Bak feleğin çemberinden. Yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi. Ne ağa der ne efendi.
Sayılı günler tükendi. Yolun sonu görünüyor..."
Ve bize...
"Ölenlerimize rahmet, kalanlarımıza sağlıklı, huzurlu, hayırlı ömürler" dilemek kalıyor...
***
FIRSATÇILARA KARŞI SEFERBERLİK
Hayat devam ediyor. Doğum, ölüm... Bir cenaze, bir nikâh iç içe... Çözüm bekleyen sorunlar insanlar için... Eskiler derdi... "Sağ olana şu hayatta her şey (her türlü haber, her sürpriz) var!" diye...
Cumhurbaşkanımızın Katar seyahatinden dönüşte bir gazeteci arkadaşımız, "Fırsatçılar" başlığını açmış. İyi de yapmış. Zira, yılbaşına ayarlı, dar ve sabit gelirlerin refah kaybını gidermeye odaklı mali düzenlemeleri öngören piyasa fırsatçıları daha bugünden pozisyon almış. Belli mal gruplarında stokçuluk, hakim durumu kötüye kullanma ve piyasaya keyfi istikamet verme... Ne ararsan mevcut.
Bakınız bizler, piyasa ekonomisini esas alan ancak başıbozukluğa karşı duran bireyleriz. Devletin, "kadife eldiven içinde demir yumruk taşıdığını" piyasa oyuncularının bilmesini ve ona göre konumlanmasını önemseriz.
Lakin... Gelinen aşamada, sadece baz etkisi ile bile inişe geçeceği görülen enflasyonda katılık oluşturan, suni bahanelerle piyasada yüksek fiyat oluşumuna sebebiyet verenler olduğu anlaşılıyor. Vakit geçirmeden...
Yeni bir enflasyonla mücadele seferberliği başlatıp başına TOBB'u ve beraberindeki sivil toplum kuruluşlarını yazmak,
Devletin imkân ve kabiliyetini piyasa dostu anlayışla sahaya yansıtmak gerek. Denetim ve ceza bir yere kadar... Gönüllü katılım ise her zaman lazım!