Tarihi önemdeki seçimler yaklaşırken Türkiye ekonomisi hem -dış ve iç-dayatmalarla hem de kritik tercihlerle karşı karşıya…
Dikkatli gözlerden kaçmamıştır. IMF, Ankara'ya yine klasik reçetesini önerdi.
Peki, hangi sebeple?
Konu şu:
IMF, adı üstünde uluslararası para fonu. Üye ülkelerin mali katkısı ile 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD'nin baskın karakteri ile kurulmuş ve genişlemiş bir finansal örgüt. Küresel ekonomiyi standartlara bağlamak, kapitalizmi yaşatmak, hedef ülkeleri açık pazar haline getirmek, global para akışkanlığını teminat altına almak üzere zamanla "operasyonel fonksiyon" kazanmış, aynı zamanda politik bir sistem. IMF, kuruluş şartnamesinin 4. maddesi gereği, isteğe bağlı olmaksızın üye ülkelerin ekonomisiyle ilgili yıllık değerlendirme yapmak ve "Küresel Ekonomik Görünüm" çerçevesinde açıklamak durumunda. İşte bu kapsamda Ankara ve İstanbul'da temaslarda bulunan IMF uzmanları, "faiz artışı ve kur korumalı mevduattan vazgeçilmesini" önerdi. IMF'nin bu bildik reçetesinin ülkemizde de bir hayli taraftarı olduğunu unutmayalım…
***
Öte yandan bu sıra…
"Babayiğitlikten" söz edilecekse özel sektörün kurumsal birlik (TOBB) ve derneklerinin (TÜSİAD) Türkiye Ekonomi Modeli ve Türkiye Yüzyılı çağrısına samimi karşılık vermeleri beklenir. Hatta enflasyonla mücadeleyi sadece hükümete indirgemeyip -gövdesini bile değil- sadece elini taşın altına sokması arzu edilir. Ama ne gezer? Hem ihracatçı hem ithalatçı veya hem tüccar hem de sanayici şapkasını aynı anda taşıyan bizdeki büyük gruplar, bir şekilde gemisini yüzdürebildiği için "hem ağlarım hem giderim" diyen gelin misali bir yol tutturur. Oysa her başı sıkıştığında hükümetin kapısını çalar ve mutlaka yaraya merhem olacak bir çözümle Ankara'dan ayrılmasını da bilir.
***
Gel gelelim…
Gerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gerekse Türkiye Ekonomi Modeli'nin elbette "ince ayar" gerektirecek yönleri de söz konusu. Ki hükümet sisteminin daha etkin işlemesi ve makul görünen eleştirilerden arındırılması için ilk öneriler MHP lideri Devlet Bahçeli'den gelmişti. Aynı şekilde ekonomik programın kararlılıkla sürdürülmesi için Berat Albayrak'ın bakanlığı döneminde ortaya koyduğu Yeni Ekonomi Modeli'nden istifade etmekte, kamu kurumları ve mevzuatı bazında düzenlemeleri düşünmekte de fayda var.
Seçimin sert rekabet koşulları hesaba katıldığında kuşkusuz "çarkları dönen ve istihdam yaratan ekonomi" ve "düşen enflasyon" hayati derece önemli.
Bu tespitler ışığında…
Dış politikada yakalanan pozitif ivmenin devamı,
İstikrara yatırım yapan seçmenin feraseti,
Gelecek Türkiye tasarımına duyulan güven, Cumhuriyet'in 100. yılının istikametini belirleyecektir.
Bu nedenle…
Seçim için çalışan kafalar kadar seçim sonrası için hazırlıklara başlayan teknik ekipler de gereklidir. Belli ki Türkiye, yine yeniden "Erdoğan" diyecektir. O halde, şimdiden Yeni Yüzyıl mesaisi yapmanın tam vaktidir!