"Türkiye'nin son 19 yılda elde ettiği her kazanım gibi ekonominin de sorumluluğu bize aittir!"
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, TBMM'nin yeni yasama yılını açış konuşmasına bence "ekonomiye dair tespit ve çözümleri" damgasını vurdu. Erdoğan'ın mesajları üç ana eksen üzerine bina edilmişti...
"1- Cumhuriyetin 100. yılı için sivil anayasa çağrısı. 2- Enflasyonla mücadele kararlılığı içinde toplumsal refah artışı. 3- Kürt sorununu çözdüğüne ilişkin net sözler!"
Cumhurbaşkanı, gelecek vizyonunu ise "Yeşil Kalkınma Devrimi" hedefiyle çerçeveledi.
***
Başkan Erdoğan ekonominin, her insanın hayatına dokunan yönüne ve tüm atılımların itici gücünü oluşturmasına özellikle değindi. Böylece milletin asli gündemine dair siyasi duyarlılığını kuvvetli biçimde ifade etti.***
Cumhurbaşkanının konuşmasındaki, "Enflasyon sorununu göz ardı etmiyoruz" vurgusuna ayrı bir paragraf açmakta fayda var. Zira büyüme ancak fiyat istikarı ile birlikte refah artışı sağlar. Nitekim... "Elde edeceğimiz büyümenin kalitesi, istikrarı, gelir dağılımı adaletini tesis etmesi ve gençlerimize yeni iş imkanları sağlaması bizim için kritik önemdedir" diyen Erdoğan'ın, bu cümlesinin ardından Türkiye'nin enflasyonla mücadelede deneyimli olduğunu belirtmesi de mühimdi. Tam da bu nedenle topluma şu taahhütte bulundu:***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz rezervleri tartışması açan muhalefete, "Birilerinin sürekli nerede diye sordukları Merkez Bankası rezervi de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı" derken, siyaseten bir nebze rahatlamış görünüyordu.
Polemikten uzak duran üslubu 26 sayfalık konuşma metnine yansıyan Erdoğan, sanayi devrimini kaçıran, bilgi toplumu devrimini ucundan yakalayan Türkiye için tarihi fırsatları da sıraladı. İklim değişikliğinden yapay zekâya kadar pek çok karmaşık unsurun bir arada olduğu yeni devrimi yakalayabileceğimizi anlattı. "Paris İklim Anlaşmasını Meclis'in takdirine sunma kararımız, başlattığımız Yeşil Kalkınma Devrimi'nin ilk müjdesidir" dedi.
Ve nihayet... Herkesin altına imza atacağı sesleniş...
"Bölünerek büyüyemeyiz. Parçalanarak güçlenemeyiz. Husumeti körükleyerek kardeşliği kökleştiremeyiz. Saplantılara sarılarak demokrasimizi ilerletemeyiz. Dünyanın gittiği istikamet, farklılıklarımızı değil müştereklerimizi öne çıkararak kenetlenmemiz gerektiğini gösteriyor!"
Okan Müderrisoğlu | 1 Ekim Manifestosu ve Samimiyet Bilançosu