Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Babacan... Algı ve gerçekler...

Neden bocalamaya başladı? Cevabı çok açık. Şimdiye kadar hep onun için konuştular. Onu anlattılar. Onu pazarladılar. O ise göbeğinde olduğu işlerin hep dışında gibi durmaya, konuşmadan ilerlemeye özen gösterdi.
Günü geldi...
Siyasetteki jokerli dönemi bitti. Yolları ayırdı. Milletin kantarında ağırlığını ölçtürmeye talip oldu. Haliyle konuşması gerekti. Konuştukça, görüntüsü ile gerçekleri arasındaki fark belirginleşti. Siyasi bilinçaltı, kendine bile itiraf etmekte zorlandığı sorunlu ilişkileri dışa vurdu.
Şimdilerde... Tayyip Erdoğan'la göründüğü günlerde bile esasen ona karşı blok oluşturup Abdullah Gül'le yürüttüğünü ifşa ettiği muhalif oyundaki rolüyle başı dertte. Renk vermese de çok sıkıntılı. Niçin? Çünkü organik iletişim politikası geliştiremedi. Siyasette Abdullah Gül'ün, ekonomi yönetiminde ise nitelikli muhafazakar bürokratların birikimini kullandı. Medya ile ilişkilerde 10 yılı aşkın süre ona destek veren Basın Müşaviri Halit Ertuğrul vardı. Ertuğrul da 2015'ten itibaren Babacan'ın çizgisindeki değişimi görerek ve imkanı nispetinde uyararak yanından ayrıldı. Zira Erdoğan'ın liderliğine alternatif bir siyasi faaliyetin kıyısında, köşesinde olmak istemedi. Oysa hakiki manada sahiplenmediği iletişim danışmanı ona, dışarıda olup bitene dair doğru sinyaller veriyor, mesajlarına ince ayar yaptırıyor, mesafeli sosyal ilişkilerinde imaj açığını kapatıyor, Erdoğan'la bağının kopmaması gerektiğini söylüyordu. Kaldı ki kişilik yapısı, güvensizlik üzerine kurulan Ali Babacan'la, kimse Halit kadar uzun süre çalışamadı. Babacan'ın, AK Parti'nin karşısında konuşlanmasına gönlü razı olmadı.
Özetle...
Babacan efsanesi, olgudan çok algıya dayanıyordu. Milletin derdine deva olma iddiası ile sahneye çıkan Babacan, kendi derdine düşen siyasetçi profili ile ne kadar da ibretlik duruyor değil mi?

***

"KAYIT DIŞI" AKTÖRLERE DİKKAT!

Kayıt dışı unsurların siyaset alanına sansasyonel girişi ve ortamı bulandırması, tefrika gibi takibi değil, stratejik analizi gerektiriyor. Kulakları çınlasın eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın dediği gibi "At izinin, it izine karışmasıdır" dikkat edilmesi gereken.
Son günlerde seriye bağlanan malum video mesaj kampanyası, görünürdeki gerekçesinden çok hedeflediği siyasi sonuçları, azmettiricileri ve hamileri ile ele alınmalı. Kanımca bu konuda, en isabetli tespit AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi. Çelik, dedi ki...
"Muhalefetin siyasi demeç verirken kendisini, suç örgütü mensubu bir şahsın ifadelerinden beslenmek zorunda hissetmesi, siyasetin en temel ilkesinden ahlaki bir sapmadır!"
Çelik'in değinmediği bir hususa da biz işaret edelim...
FETÖ'nün, illegal yapı olduğu tescil edildikten sonra CHP, bu örgütün tezgahladığı dokümanlar üzerinden AK Parti'ye karşı siyaset yaptığını zannetti. 17-25 Aralık emniyet ve yargı darbesinin kurgusunu Meclis grubuna taşıdı. Tabii ki umduğunu bulamadı. Bu kez yöntemleri biraz farklı. Hariçten gelen açıklamaları ve içerdiği sembolizmi sahiplenmeden önce aracı kullanıyorlar. Belli başlıkların sosyal medyada olgunlaşmasını bekliyor, kamuoyundaki manipülasyonu da teşvik ediyorlar. Ardından, pişirilmiş bu gündemi siyasetin merkezine oturtmak için organize oluyorlar. Yani, "Ben demedim, o dedi" tarzı dolambaçlı bir yol izliyorlar. Yetmiyor, laf kalabalığına erken seçim senaryosunu ekliyorlar.
Meselenin Ankara'daki yorumlarına gelince...
Siyaseti şekillendirmeye dönük bir faaliyet seziliyor.
Konuşanın öne sürdüğü gerekçelerden çok ne adına, hangi hedefe varılmak istendiği değerlendiriliyor.
Beyanlarına ekli yalan/çarpıtmayla bezeli kayıt dizisinin siyasi kılçık yönüne bakılıyor.
Ve en önemlisi... Bulunduğu ülke ve o ülkeyi yöneten küresel güçlerin istihbarat ağına düşerek bir başka boyutta operasyonel enstrümana dönüşebileceği öngörülüyor.
Özetle...
Türkiye, eski Türkiye değil. Ama eski Türkiye'nin hayaliyle yaşayan kimi aktörler, dün olduğu gibi bugün de aktive olmak isteyebilir. Mühim olan, devletin millet adına yönetilmesini sağlayan siyasetin, iktidar-muhalefet ayrımı yapılmaksızın dik duruşudur!

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA