Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti Grubu'nda dün yaptığı konuşmada, hedef odaklı mesajlarla "ekonomiye" geniş bir yer ayırdı. Gerek piyasa oyuncularının gerek sade vatandaşın dikkatle not aldığı yol haritasını paylaştı.
Açıklamalarında, "sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevden affını isteyen" Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın hukukunu korumaya özel özen gösterdi. Reel sektöre moral veren ama aynı zamanda Albayrak'ın, "finansal güvenlik" öncelikli yaklaşımının ana eksen olacağını hissettiren cümleler kurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ekonomide yeni dönem" olarak algılanan ve piyasalarda coşku yaratan perspektifini, zihni arka planı ile birlikte düşünmek ve son 10 gün içindeki vurguları ile ele almak daha doğru olur.
Örneğin...
31 Ekim Van konuşması: Ülkemizi ekonomi alanında kuşatmaya çalışanlara cevabımızı yeni bir "ekonomik kurtuluş savaşı" ile veriyoruz. Emin olun ekonomide en az siyasi özgürlüğümüz kadar önemli adımlar atıyoruz.
1 Kasım Samsun konuşması: Türkiye'yi vesayetle esir alamadılar. Terörle dize getiremediler. Darbeyle yıkamadılar. Tehditle, kuşatmayla, ambargoyla prangaya çekemediler. Ekonomi ile de alt edemeyecekler!
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Cumhurbaşkanı'nın, sadece düne değil, geleceğe de damga vuran değerlendirmeleri içinde üç hususun altını özellikle çizmek gerek...
Birincisi: Faiz! Bilhassa yüksek faiz hassasiyeti devam ediyor. Faizi, enflasyonun sebebi olarak görmeyi sürdürüyor. Eskisinden farklı olarak enflasyon kadar faizin, siyaseten tolere edilebileceğini belirtiyor.
İkincisi: Yaşadığımız kritik dönüşümün ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakarlık yapılacağını vurguluyor ve "Acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız" diyerek ekonomiyi öncelikli alan olarak tanımlıyor.
Üçüncüsü: Özellikle yabancı yatırımcıların dile getirdiği "hukuk sistemine" dair beklentileri önemsiyor. Hatta bir adım ileri giderek, "Ekonominin, kamu ve özel sektördeki tüm temsilcilerin istişareleriyle ortaya çıkacak ihtiyaçlarını, yasama olarak sizler, yürütme olarak biz süratle hayata geçirerek, ülkemizi yeni döneme hazırlayacağız" diyerek güvence veriyor.
***
Erdoğan; "fiyat istikrarı, finansal istikrar, kur istikrarı" bakımından, sıkça referans gösterilen Merkez Bankası ve uygulamaları için geçmişe oranla nispeten esnek bir çerçeve çizmesine karşın, sanki genişletilmiş yetki sahası da tasarlamıyor!
Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı'na, para politikası araçlarının kullanımında Hükümetin temel yaklaşımlarına uygun şekilde fırsat penceresi açıyor. Ancak, enflasyonun en kısa sürede istikrarlı seviyeye getirilmesine ilişkin yüksek beklentisini de kayda geçiriyor. Bu beklentiyi hatırlattıktan sonra atacakları her adımda Lütfi Elvan ve Naci Ağbal'ın yanlarında duracağını ilan ediyor.
TL'ye güven duyulması çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı, küresel tasarrufların Türkiye'ye çekilmesi için yabancı yatırımcılarla etkili buluşmalar gerçekleştireceklerini söylüyor. Bu noktadaki iddiasını tescil etmek adına "Ülkemizi yerli ve uluslararası yatırımcılar nezdinde riski az, güveni yüksek, kazancı tatminkar bir cazibe merkezi haline getirmekte kararlıyız" diyor.
Özetle...
Ekonomide, reel gerçeklerin hatırı sayılır sınıra kadar kabul edildiği, piyasayı gözeten ama piyasadan da samimi uyum beklenen süreli ve sorumlu günler başlıyor.