Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da işaret ettiği gibi küresel salgına karşı ulusal düzeyde canla başla sürdürülen mücadelenin başarısını iki ana faktör belirleyecek:
1- Virüsün kendisi. Yani, Kovid19'un mutasyona uğrayıp uğramayacağı ve aşının ne zaman geliştirileceği...
2- Toplumumuzun teması azaltma ve tedbirlere uyum kapasitesi...
Sağlık Bakanlığı'nın şeffaf şekilde açıkladığı veriler, tüm uyarılara rağmen mart ayında bir noktada izolasyon konusunda arzu edilen duyarlılığın sağlanamadığını teyit ediyor. Bulaşıcılığı kontrol altına almak için mutlak gerekli olan önlemlerin ihmali, milletçe katlandığımız maliyetin artması, sürenin de uzaması demek.
Şükür ki sağlık altyapımız yeni tip koronavirüse yakalanan her vatandaşa yetişebilecek yeterlilikte. Şu an için bir avantaj da kahraman sağlık çalışanlarımızın çabası ile iyileşen hastaların oranının, hastaneye yatan riskli hastalara göre daha fazla olması.
***
Çin'de Kovid19 vakaları görüldüğünde Türkiye'nin basiretli hareket ederek oluşturduğu Bilim Kurulu, hakikaten büyük hizmetlere imza attı. Ancak bundan sonrası salgının durdurulması kadar toplum psikolojisinin gözetilmesini de zorunlu kılıyor. Yine yerinde bir kararla Toplum Bilimleri Kurulu oluşturulması hayati derece mühim. Zira, mecburi olarak hayatın durdurulması, milyonların günlerce evde kalması yepyeni davranış kodlarının gelişmesine, aile içi ve kişiler arası ilişkilerin farklı karakterler kazanmasına yol açacak. Bilhassa bu nedenle bize özgü genetik özelliklerin yeniden keşfedilmesi için tarihi bir fırsat önümüzde duruyor. Hemen her şeyin maddi aleme ilişkin ölçülerle tanımlandığı, neo-kapitalist modelin dayattığı kuralların vazgeçilmez sayıldığı bu ortam, değerler sistemini yıpratıcı ve insanın özünü eritecek düzeyde acımasızca seyretti.