Barış Pınarı Harekatı'nın oluşturduğu geniş toplumsal ortak payda... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın -kimi çevrelerdeki beklentilerin aksine- ezber bozan ABD seyahati...
Siyasetin, uluslararası başlıklar üzerinden okunmasının yarattığı milli dayanışma atmosferi...
İşte bu ana akımın gündemi, dışarıdan içeriye yöneldikçe son günlerde bildik provokasyonlar, suni gündem pompalama çabaları, spekülatif iddialar ve hedef kitlelerin sorgulamadan kabul edebildiği senaryolar yeniden ivme kazandı.
Ülkenin enerjisini heba eden bu ve benzeri faaliyetler noktasında CHP başta olmak üzere, muhalif çevreler eleştirilebilir. Hatta devlet mekanizması içinden CHP ile kurulduğu izlenimi veren bilgi-belge ağının görünür gelecekte siyasi mühendislik anlamında nereye evrileceği de dikkatle değerlendirilebilir.
Lakin... Madalyonun bir de özeleştiriye değen yüzü söz konusu!
Bir süredir AK Parti'de gözlenen davranış kalıbı, "Aman bir gerilim çıkmasın" duyarlılığıyla şekilleniyor. Evet, siyasette ve toplum kesimleri arasında tansiyon yükselmesin. Ancak, AK Parti'nin varoluş felsefesine karşı meydan okumalarda da meseleyi uhulet ve suhuletle halletme iradesi yeterli netice verebilir mi? Bir başka anlatımla, kucaklayıcı ve kapsayıcı olma gayretindeki AK Parti kadroları, yaşamsal değerlerine yönelik hamlelere, makul ölçülerde mukabele etmek yerine tutukluk mu yapmalı? Ki bunun son örneğini, TBMM çatısı altında "had bildirme" tartışması sırasında gözlemledik. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in neredeyse kişisel hukukunu koruma sınırlarında bırakıldığını, Cumhurbaşkanı o olaya sert tepki gösterince, birdenbire kurumsal mekanizmaların işlediğine tanık olduk.
Diğer bir konu da şu:
CHP, 2020 baharına takvimlendirilen kurultay sürecine girdi. Halen bünyesel çekişmelerinden doğan örtülü iş ve işlemlerin içinde bocalamakta. Bu husus, eşkali belirsiz bir CHP'li aktör paranoyasından başlatılıp o şahsın sözde temas trafiğinin Cumhurbaşkanlığı makamıyla ilişkilendirilmesine kadar vardırıldı. CHP Genel Başkanı ise şüpheyi gidermek yerine karmaşadan medet ummayı tercih etti. Ta ki İletişim Başkanlığı'ndan yapılan net açıklamaya kadar. CHP'deki gel-gitlere yabancı olmasak da böylesine tuhaf proje karşısında AK Parti'de gelişmesi beklenen refleksin gücünün yeterli, zamanlamasının isabetli bulunduğunu söylemek güç!
Duyarlılık derecesi yüksek bir durum da şöyle:
Malum, Cumhurbaşkanı gerek hükümet gerekse parti politikasının olgunlaşmasında etkin ve genel çerçeveyi çizen konumda. Bahse konu siyasi alanın günlük hayatın dinamik çıktıları gözetilerek yönetilmesi, krizlere anlık müdahale edilmesi esasen bakanların ve bağlı ekiplerin asli sorumluluğunda. Gel gör ki çoğu zaman inisiyatif alınması yerine top Külliye'ye atılıyor. Cumhurbaşkanı sıcak meselenin detaylarına vakıf olup neşter vurana kadar, zinde güçler algı operasyonunda zaten arzuladığı sonucu elde edebiliyor.
Sözün özü...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bir yıllık performansının ve uygulamadan kaynaklandığı belirtilen sorunların çözümüne dönük reçetenin paylaşılmasında fayda var!