İçinden geçtiğimiz tarihi süreç, kanla ve irfanla kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin anlamına anlam, değerine değer katıyor. Büyük Atatürk'ün, "Kimsesizlerin kimsesi" olarak nitelendirdiği Cumhuriyet bugün, demokrasi ile taçlandıkça o özdeyişteki hakiki karşılığına kavuşuyor.
Cumhuriyet'in kuruluşuyla yırtılıp atılan Sevr senaryosu, bir asır sonra farklı şekil ve oyunlarla yine karşımıza çıkıyor. Türkiye'yi yöneten kadroların sergilediği milli duruş, milletimizin ezici çoğunluğunun desteği, kahraman şehit ve gazilerimizin eşsiz fedakarlığı Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalacağının güncel teminatı oluyor.
***
Suriye'nin kuzeyinde verilen mücadelenin önemi, dünü bilerek yarına bakmanın zorunluluğu bizlerin perde arkasında olup bitenlere daha fazla odaklanmamızı gerektiriyor.
Örneğin her türlü baskı, tehdit ve yaptırıma rağmen
Barış Pınarı Harekatı'na başlanması...
Esasen, Amerikalılar da iyi biliyor ki Kasım 2015 G-20 Antalya Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, Suriye'deki tüm terör örgütleri ile mücadele için uçuşa yasak bölge, güvenli insani bölge ve ortak kara harekatı önermişti. Başlangıçta sıcak bakılan bu öneri, dönemin
ABD Başkanı
Obama tarafından sabote edildi.
Trump döneminde ise radikal Evangelist bürokrasi bir terör devleti planını hayata geçirmeye çalıştı.
Oysa Türkiye bırakın 4 yıl öncesini, daha bu yılın başında bile Fırat'ın doğusu için birlikte hareket etmek üzere ABD'ye planlar sundu. Eğit-donat faaliyetinden, Münbiç Mutabakatı'na kadar verdiği sözleri tutmayan ABD, son olarak Barış Pınarı Harekatı'nı engellemek için de çabaladı.
Peki,
"Harekat öncesindeki ortak devriye faaliyetleri sırasında ne oldu?"
Dün, gazetemizde konuk
ettiğimiz Milli Savunma
Bakanı
Hulusi Akar'ın
anlatımı ile...
"49 günde 12 mevzi, 8 tahkimat tahrip edildi ve bölgeden 193 terörist çıktı!" bilgisi verildi. Ancaak...
"Tahrip edildi" denilen mevzilerin
tahrip edilmediğini
ABD'li subaylar da görüp
mahcup oldu. Hatta bırakın
terör yuvalarının temizlenmesini,
keşif çalışmaları sırasında yeni tahkimatların
inşaatına başlandığı da
belirlendi. İşte Barış Pınarı Harekatı,
bu şartlar altında ve ülkenin bekası
için ağır bedeller göze alınarak gerçekleştirildi. Ve şükür ki Türkiye'ye dayatılmak istenen garnizon devlet yapısı dağıtılabildi.
Tabii madalyonun öbür yüzünde de Ruslar var. Her şeyden önce
TSK'nın ABD'ye rağmen başardığı harekat Rusların tavrını büyük ölçüde değiştirdi. Suriye'de nihai çözüm bulununcaya kadar
YPG kartını elinde tutması muhtemel olan Ruslar, bu akşama kadar YPG'lilerin güvenli bölgeden çıkarılması için çalıştığını beyan ediyor ve farklı sayılar veriyor.
Ama mühim olan bir başka detay da Soçi görüşmelerinden yansıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
'Sakın ha!' diye not ettiriyor.
"Teröristlerin, rejim elbisesi giyip kamufle olmasını kabul etmeyiz" diyor ve Rusya Devlet
Başkanı
Putin'den açık güvence
alıyor.