Ortadoğu coğrafyasındaysanız, bölgenin aktörlerinin yanı sıra, küresel güçlerle de mücadele/müzakere ediyorsanız hem güçlü hem teyakkuz durumunda olmanız kaçınılmazdır.
ABD ile 17 Ekim'de tesis edilen uzlaşma üzerine Barış Pınarı Harekatı'na ara verilmesine rağmen, YPG terör örgütünün Türkiye'yi uluslararası kamuoyu ile karşı karşıya getirecek kirli oyununu oynamak üzere sahadaki farklı odaklarca azmettirildiği anlaşılıyor.
Evet, dünden bu yana 125 araçlık konvoyla YPG'li teröristlerin güvenli bölge sınırlarından çıktığına, Haseke yönüne doğru kaçtıklarına ilişkin bilgiler var.
Lakin...
Örgütün bu yolla daha çok yaralılarını tahliye ettiği, kritik noktalarda varlığını halen sürdürdüğü de gelen notlar arasında.
Nitekim...
Terör örgütü unsurlarının, tanımlı güvenli bölgeden çekilmemesi halinde Türkiye'nin 121. saatte harekata kaldığı yerden devam etme kararlılığı, para spekülatörlerinde kıpırdamaya yol açmış görünüyor. Borsa ve döviz üzerinde son günlerde gözlenen, ağırlıklı olarak dış kaynaklı süren hareketler de "içeriden öğrenenlerin ticareti" durumunu çağrıştırıyor.
Özetle...
Fırat'ın doğusundaki kırılgan dengelere her an dikkat etmek gerekiyor.
***
Fırat'ın batısına ve genel olarak Suriye krizinin çözümüne gelince...
Bugün Soçi'de gerçekleşecek "Putin- Erdoğan görüşmesi" öncesinde Rus tarafı, Ankara'yı çekmek istediği zemini açıklamaktan kaçınmıyor.
1998 yılında Şam'la imzalanan Adana Mutabakatı'nın güncel şartlara göre yenilenmesi, Rusların aylardır çalıştığı bir proje.
Türkiye'yi, rejimle bir masa etrafında buluşturma ve askeri ilerleyişini durdurma hedefini de içerebilecek bu hamleye karşı hem Esad'a meşruiyet kazandırmayacak hem de Ankara'nın güvenlik risklerini giderecek bir formül bulunmak zorunda. Bu da demek oluyor ki Soçi'de pandoranın kutusundan, Rusların pişirdiği "Revize Adana Belgesi'nin taslağı" çıkabilir!
Ayrıca...
YPG kartını hep yedekte tutan Ruslar, Türkiye'nin bu konudaki baskısını azaltmak için ısrarla ABD'nin bu örgütle ilişkili olduğunu ileri sürdüler. ABD, kısmen denklem dışı kalınca Rusya'nın bu kez, "Türkiye'nin güvenlik endişelerini ortadan kaldırmak üzere 'Kürt güçler (!)' ile Şam'ın diyalog kurmasından bahsetmeye başlaması!" da yine ilerisi için bir gösterge.
Ve nihayet...
30 Ekim'de Cenevre'de başlayacak anayasa sürecinde, yeni Suriye için yeni anayasa yazımı kadar eski rejim için düzeltilmiş anayasa seçeneğinin de tartışılacak olması, Türkiye açısından yüksek hassasiyet barındıran bir eşik!
Günün sonunda...
Rusya'nın stratejik önemde gördüğü Türkiye'yi, konjonktürel ilişkilere değişmeyeceğini, Türkiyesiz çıkış yolu bulunmadığını kabul ettiğini düşünebiliriz!