Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 29 büyükşehir belediye başkanı ile Külliye'de gerçekleştirdiği toplantı, yeni dönem siyaseti açısından mesajlarla doluydu. (Hatay Belediye Başkanı yurtdışında bulunduğu için katılamadı.)
Toplantının formatı ve Erdoğan'ın üslubu, AK Parti'nin ilk hükümet yıllarını çağrıştırıyordu. Yeni bir sayfa açmaya istekli AK Parti kadroları, 2002 şartlarında müesses nizamının temsilcisi olduğunu zannedenlere hiç olmazsa "milletin kaderini ilgilendiren konularda" birlikte çalışmayı önermiş, lakin locaların ve vesayet lobilerinin etkisinde kalan eski kafalar bir ileri adım atmamıştı. Bu ve benzeri ayak sürümeler karşısında da Erdoğan, -yalnız kalsa da- doğru bildiği yolda ilerlemeyi tercih etmişti. Dün, Cumhurbaşkanı'nın konuşmasına yansıyan bir cümlenin altını özellikle çizmekte yarar görüyorum:
"Siyasi olarak elbette farklı görüş ve duruşlara sahip olabiliriz ama ülkemizin ve milletimizin âli çıkarları söz konusu olduğunda birlikte hareket edebilme erdemini gösterebileceğimize inanıyorum!"
Devamındaki ifadelerde de destekleyici vurgular seçilmiş ve metne yerleştirilmişti:
* Hizmet söz konusu olduğunda hiçbir belediye başkanının partisine bakmadık.
* Bize karşı aleni husumet içine girmeyen, nezaketi ve insani mesafeyi koruyan tüm belediye başkanları ile çalıştık.
* Şehirlerimizin sıkıntıları, çözüm yolları ve yatırımları konusunda yakın mesai içinde olmamızın gereğine inanıyorum.
Bu samimi ve sıcak açılımın, Bakanlar Kurulu üyelerinin tam kadro hazır bulundurulduğu bir toplantı biçiminde organize edilmesini de ayrıca not etmekte fayda var.
Tabii, Cumhurbaşkanı'nın "adrese teslim uyarılarını" da özenle analiz etmek durumundayız...
* Belediye başkanlarının görevi, devr-i sabık peşinde koşmak değildir.
* Siyasi çekişmeler geçici, hizmetler kalıcıdır. Eser vermeden yapılan siyaset enerjiyi heba etmekten başka işe yaramaz.
* Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset ne de hizmet bina edilebilir.
Özetle...
Mali sorunlar içinde boğuşan belediyelerin düne takılıp takılmayacakları, şehirlerindeki sorunların üstesinden gelmek için Ankara ile yakın çalışıp çalışmayacakları, garibanın ekmeği ile oynayıp oynamayacakları kendilerinin bileceği iş olarak kayda geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı ve kabinesi, millete hizmeti önceleyenlere, siyasi polemikte etik sınırları gözetenlere, ucuz şov peşinde koşmayanlara açık çek vermiştir.
Ancak...
Cumhurbaşkanı, açtığı geniş kredinin, muhalefete mensup başkanlarca kullanımı konusunda da kaygılıdır. Bu kaygısını da şöyle dile getirmiştir: "Belediye başkanlarımızın tespitleri doğrultusunda sorunların üstesinden gelebiliriz. Önemli olan, bu sürece tüm başkanlar ve partilerinin (!) samimi destek vermesidir!"