Eleştiri... Özeleştiri... Tabii ki yapılmalı.
Ama kararında olmalı. Yanına çözüm önerileri de eklenmeli. 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimleri üzerinden AK Parti'nin içinde ve dışında gelişen süreçler dikkatle izlenmeli. Lakin...
Özeleştiri, siyasal zafiyet algısı yaratmamalı.
Ve daha önemlisi, rakip ve akıl hocaları ciddiye alınmalı.
Nedeni gayet açık... "Gezi olayları"ndan bu yana siyasal alana etki eden farklı unsurlar, sanılanın aksine derslerine çalışmışlar. AK Parti'nin güçlü ve zayıf yönlerine ilişkin etki analizlerine kafa yormuşlar. Bu amaçla yerli ve yabancı taktisyenlerin önerilerini dinlemişler.
Devlet kadrolarından belli ölçüde teknik destek almayı başarmışlar.
Maalesef... AK Parti ikliminde büyümüş, sonrasında yanlış ellerde hasat edilmiş kişi ve kurumların aktarımlarından da yararlanmışlar.
Ayrıca... "İttifak sistemi"nin tüm avantajlarını kullanmışlar. Uç toplumsal unsurların temsilcileri ile aylar öncesinden ortak paydada buluşmuşlar. Birbiri ardına gelecek adımları da planlamışlar.
"Meşruiyet, Mağduriyet, Münakaşa" çizgisinde yol haritası çizmişler. AK Parti saflarına taarruz ederek, kişileri birbirine düşürmeyi, sürekli savunmada bırakmayı hedeflemişler. Doğru-yanlış fark etmeksizin sosyal medyada servis edilen her iddianın/ iftiranın taraftar bulabildiğini anlamışlar.
Oluşturdukları sanal gerçekliği, hayatın gerçeği gibi zihinlere yerleştirebileceklerini öğrenmişler. Psikolojik harp yöntemlerini bilenlerden, sinir uçlarına dokunma inceliklerini ezberlemişler.