Bir süredir Ankara'da devlet nabzının attığı noktalara dair tespitlerimi paylaşıyorum. Mantık zinciri kopmuş izlenimi veren kimi karakterler ise bu yorumlardan dar kapsamlı anlamlar üretip, kendilerine göre eğip bükmeye çalışıyorlar. Onlar, genetik şifreleri ile uyumlu faaliyetlerine devam ededursunlar bizim önceliklerimiz farklı.
Bugün çok daha iyi anlaşılıyor ki 31 Mart Yerel Seçimleri'ne asli anlam ve önemini aşan bir hayli misyon yüklenmiş. Siyasi ve ekonomik kırılma bekleyenler, fay hatlarını tetiklemek veya fırsattan istifade etmek isteyenler sıraya girmiş...
Aslında meselenin özü gayet net: "Güç sınaması yapmak!"
Halihazırda AK Parti içinde sessiz ve derinden giden isimlerle, AK Parti üyesi olmakla birlikte merkezden savrulmuş dış kulvardaki isimlerin açık ve örtülü faaliyetleri ciddi bir gündem maddesi. Parti kamuoyunca onaylanmamakla birlikte işin bu tarafının tartışılabilir boyutları söz konusu. Lakin... Şimdiye dek AK Parti ile vücut bulmuş isimlerin, AK Parti karşıtlığı ile bilinen iç ve dış aktörlerle ortak paydada buluşabilmesi ibretlik!
***
Bu vesile ile belirtelim ki... Yeni geçtiğimiz hükümet sistemi, doğal olarak Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ı, siyasetin ve partinin odağında konuşlandırıyor. Kurumsallaşma açığını tam olarak kapatamamış, bürokrasinin tıkanıklarını gerçek manada aşamamış Türkiye'de, Cumhurbaşkanı hem anayasa gereği hem de siyasete damga vuran özellikleri ile çok stratejik bir yerde duruyor. Bir bakıma sistemin
"kilit taşı" fonksiyonu üstleniyor. Hal böyle olduğu içindir ki muhtelif siyasi dinamikler bahane edilerek Cumhurbaşkanı'nın devlet organlarını etkin işletme gücüne dair spekülasyonlar yayılıyor. Bu maksatlı çevrelerin sistematik biçimde hataya düştüğü nokta "
milletin desteğini" hesaba katmamaları oluyor. Zira, Cumhurbaşkanı'nın, milletteki mutlak karşılığından tereddüt duyulmuyor. Erdoğan'a mesafeli yaklaşanlar dahi -sırf kendi gelecekleri için bile- mevcut şartlarda sistemdeki yeri ve önemini inkar edemiyor. Buna karşın politik düzlemde bir tür kardeş kavgası ile yıpranmasını bekliyor!
***
Türkiye; dış politika, ekonomi ve anayasal sistemin istikrarı bakımından oldukça kritik bir eşiği aşmaya çalışıyor. Bu nedenle yerel seçim sonuçları ile İstanbul seçimine meşru itiraz gerekçeleri üzerinden maraza çıkarmak isteyenlere fırsat verilmemesi için anayasal erklere, Külliye'ye ve AK Parti'nin kurumsal aklına büyük görevler düşüyor. Böyle dönemlerde kararlılık gösterisi ne kadar gerekli ise hırsın sağduyu ile dengelenmesi de o kadar gerekli. Kaldı ki hatırı sayılır ölçüde dış düşmanla uğraşan AK Parti'nin, aradığı çözümü iç bünyesinde bulacağına kuşku yok. Bundan sonrası için belirleyici unsur, hariçtekilerin ne dediğinden ziyade, AK Parti'nin olup bitene hangi metotlarla karşı koyarak, siyasi bağışıklığını güçlendireceği ile ilgilidir.