Suriye sahasında Türkiye ile ABD'yi karşı karşıya getiren çıkar çatışması, masadaki müzakerelere acaba nasıl yansıdı? Bugün itibariyle ulaştığımız bilgiler, -mealen- şu diyalogları içeriyor:
Türkiye: Terör örgütü YPG'nin silahlandırılmaması ve Menbiç'ten YPG'nin çekilmesi noktasında bize verilen sözler tutulmadı.
ABD: Kabul ediyoruz, sözümüzde duramadık. Türkiye'ye karşı bazı yanlışlar da oldu. Ama gelin ileriye bakalım ve birlikte çözüm üretelim.
Türkiye: Menbiç'ten YPG gitsin. Güvenliği birlikte tesis edelim. Şehri yönetecek konseyi belirleyelim. Bu model başarılı olursa, diğer şehirlere yayalım.
ABD: Burada kriteriniz nedir?
Türkiye: O şehirlerin nüfus oranı. Örneğin, Rakka. Yüzde 90'ı Arap. O zaman yüzde 90'ı Araplardan oluşan bir yönetim belirlensin. Kobani, ağırlıklı olarak Kürt mü? Yönetimde ağırlıklı Kürt kökenliler bulunsun. Ama hiçbir şekilde YPG olmasın.
ABD: Biz, bölgeden çekilmeyi düşünmüyoruz. Türk yetkililer, ABD'nin bölgeden çıkacağını mı düşünüyor?
Türkiye: Konumuz, ABD'nin çekilmesi değil. Bizim için önemli olan ABD'nin, YPG ile ilişkisini kesmesi. Örgütün Menbiç'ten çıkması. Bu çekilmeye iki ülke yetkililerinin nezaret etmesi. Son aşamada yönetime geleceklerin birlikte belirlenmesi.
ABD: Anlayış birliğine varsak bile geçiş dönemi için en az 6 aya ihtiyaç var.
Türkiye: YPG'nin çekilmesi en geç 90 günde tamamlanmalı. Sınır güvenliğimizi teminat altına alıncaya kadar operasyonlara devam edeceğiz.
ABD: YPG'deki silahların hepsini toplayamayız, bir kısmı kayıp.
Türkiye: YPG'ye verilen ABD silahlarının bir kısmı Afrin'e, bir kısmı Türkiye'ye geldi, bir kısmını da zaten sattılar!
ABD: Irak'ın kuzeyi ile ilgili düşünceniz nedir?
Türkiye: Terör örgütü PKK ile mücadelede kararlıyız. ABD ile sadece istihbarat paylaşımı yeterli değil. Somut adımlar atıldığını da görmek istiyoruz. Örneğin, örgütün lider kadrosuna yönelik operasyonu beraber yapalım. PKK ile mücadelede Irak Merkezi Yönetimi de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de olsun.