Önceki gün TBMM'deki grup toplantısı öncesi CHP'nin genel başkanına yakın isimlerinden biriyle karşılaştık. Konu, doğal olarak CHP Sözcüsü Bülent Tezcan'ın, Cumhurbaşkanı'na hakaret içeren düşük seviyeli sözleri idi. CHP'lilerle üzerinde mutabakata varabildiğimiz husus, "siyasetin dilindeki sertlik" oldu. CHP'li vekiller, muhalefetin fikrinin alınmadığını, önemli meselelerde bilgilendirilmediklerini iddia ettiler. Oysa gerek Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan bu mekanizmayı hassas günlerde hep işletti. CHP yöneticileri ise "devlet bilgilerini" öğrenir öğrenmez, malum medya yoldaşları ile paylaşıp, kamuoyuna oynamayı yeğlediler. Yani itimat telkin etmediler.
Sohbet sırasında CHP'lilere, "Bakın, biraz sonra grup toplantısında Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) Bülent Tezcan'ın sözlerini tavzih etmek yerine, sahip çıkacaktır. Aksi olursa, siyasette tansiyonun düşmesi ve üslup ayarı için yine de bir şans vardır. Ama sanmıyorum" dedim, haklı çıktım.
İşin özeti... CHP ile herhangi bir konuda bir araya gelmek güç, güven ortamı oluşturulması ise çok güç.